question
stringlengths 2
476
| answers
list | title
stringlengths 4
104
| id
int64 0
14.2k
| context
stringlengths 31
11.1k
|
---|---|---|---|---|
Murat Tekalp lisans diplomasını hangi bölümlerden almıştır ? | [
{
"answer_start": 158,
"text": "Elektrik Mühendisliği ve Matematik"
}
] | murat_tekalp | 10,600 | Murat Tekalp, 1958'de İstanbul'da doğdu. Lise Öğrenimini 1976 yılında Kadıköy Maarif Koleji'nde tamamladıktan sonra, lisans diplomasını Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Mühendisliği ve Matematik bölümlerinden aldı. Yüksek lisans ve doktorasını Rensselaer Polytechnic Institute'nde tamamladı. 1987 yılında University of Rochester'da araştırma görevlisi olarak göreve başladı. Sırasıyla 1990 yılında Doçentlik, 1995 yılında Profesörlük, ve 2000 yılında "Distinguished Professor" unvanlarını aldı. 1992-1993 yılında Bilkent Üniversitesi'nde ve 1999-2000 yılında Sabancı Üniversitesi'nde misafir öğretim görevlisi oldu. Yurt dışında çeşitli dergilerde yardımcı editörlük ve teknik komite başkanlığı yaptı. 1999 yılından Elsevier Image Communication dergisinde başladığı baş editörlük görevine halen devam etmektedir. 1995 yılında Prensice-Hail tarafında basılmış Digital Video Processing kitabı bulunmaktadır. |
Türkiye'de sanayi, ulaşım, endüstri ve iletişim tarihine adanmış ilk önemli müze hangisidir? | [
{
"answer_start": 0,
"text": "Rahmi M. Koç Müzesi"
}
] | Rahmi M. Koç Müzesi | 10,601 | Rahmi M. Koç Müzesi, İstanbul'un Hasköy semtinde, Haliç kıyısında bir sanayi müzesidir. 1994 yılında iş adamı Rahmi Koç'un desteği ile açılmış müze, Türkiye'de sanayi, ulaşım, endüstri ve iletişim tarihine adanmış ilk önemli müzedir. |
Bir sanayi müzesi olan Rahmi M. Koç Müzesi nerede bulunur? | [
{
"answer_start": 21,
"text": "İstanbul'un Hasköy semtinde, Haliç kıyısında"
}
] | Rahmi M. Koç Müzesi | 10,602 | Rahmi M. Koç Müzesi, İstanbul'un Hasköy semtinde, Haliç kıyısında bir sanayi müzesidir. 1994 yılında iş adamı Rahmi Koç'un desteği ile açılmış müze, Türkiye'de sanayi, ulaşım, endüstri ve iletişim tarihine adanmış ilk önemli müzedir. |
Osmanlıların ve İstanbul'daki en bilinen Lengerhanelerden biri olan Hasköy'deki bina ne zaman "Rahmi M. Koç Müzesi ve Kültür Vakfı" tarafından satın alınmıştır? | [
{
"answer_start": 541,
"text": "22 Ağustos 1996 tarihinde"
}
] | Rahmi M. Koç Müzesi | 10,603 | Lengerhane, gemicilikte denize atılan zincir ve ucundaki çıpanın üretildiği yer anlamında kullanılır. Osmanlıların ve İstanbul'daki en bilinen Lengerhanelerden biri olan Hasköy'deki bina 1996 yılından beri müzenin bölümlerinden birini oluşturmaktadır. 12. yüzyıldan kalma bir Bizans binasının temelleri üzerine 18. yüzyılda, III. Ahmed döneminde, kurulmuştur. III. Selim zamanında restore edilmiş ve Cumhuriyet'in kurulmasından sonra Cibali Tütün Fabrikası'nın olmuştur. Binanın çatısı 1990 yılında çıkan bir yangında ciddi hasar görmüştür. 22 Ağustos 1996 tarihinde "Rahmi M. Koç Müzesi ve Kültür Vakfı" tarafından satın alınana kadar terk edilmiş durumda kalmıştır. |
Lengerhane, ne anlamda anlamda kullanılır? | [
{
"answer_start": 12,
"text": "gemicilikte denize atılan zincir ve ucundaki çıpanın üretildiği yer anlamında kullanılır."
}
] | Rahmi M. Koç Müzesi | 10,604 | Lengerhane, gemicilikte denize atılan zincir ve ucundaki çıpanın üretildiği yer anlamında kullanılır. Osmanlıların ve İstanbul'daki en bilinen Lengerhanelerden biri olan Hasköy'deki bina 1996 yılından beri müzenin bölümlerinden birini oluşturmaktadır. 12. yüzyıldan kalma bir Bizans binasının temelleri üzerine 18. yüzyılda, III. Ahmed döneminde, kurulmuştur. III. Selim zamanında restore edilmiş ve Cumhuriyet'in kurulmasından sonra Cibali Tütün Fabrikası'nın olmuştur. Binanın çatısı 1990 yılında çıkan bir yangında ciddi hasar görmüştür. 22 Ağustos 1996 tarihinde "Rahmi M. Koç Müzesi ve Kültür Vakfı" tarafından satın alınana kadar terk edilmiş durumda kalmıştır. |
Lengerhane binasının yanında bulunan Fransız Restoranının adı nedir? | [
{
"answer_start": 307,
"text": "Café du Levant"
}
] | Rahmi M. Koç Müzesi | 10,605 | Bu bölümdeki en dikkat çekici eserlerden bazıları Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi'ne ait araştırma alet ve makineleridir. Ayrıca uçaklar, lokomotifler, tarihi araçlar gibi ulaşım araçları, oyuncuklar ve modeller, matbaa makineleri, iletişim aletlerinin sergilendiği Lengerhane binasının yanında "Café du Levant" adlı Fransız mutfağı ağırlıklı bir restaurant bulunmaktadır. |
Günümüzde Rahmi M. Koç Müzesi sergi alanı olarak kullanılan tersaneler ne zaman hangi amaçla yapılmıştır? | [
{
"answer_start": 72,
"text": "1861 yılında Şirket-i Hayriye (günümüzde İDO) tarafından vapurların bakım ve onarımı için yapılmıştır."
}
] | Rahmi M. Koç Müzesi | 10,606 | Günümüzde Rahmi M. Koç Müzesi sergi alanı olarak kullanılan tersaneler, 1861 yılında Şirket-i Hayriye (günümüzde İDO) tarafından vapurların bakım ve onarımı için yapılmıştır. Tersane müze için alındığı zaman 14 adet bina, marangozhane ve kızaklardan oluşmaktaydı.
|
Şirket-i Hayriye ini günümüzdeki adı nedir? | [
{
"answer_start": 103,
"text": "günümüzde İDO"
}
] | Rahmi M. Koç Müzesi | 10,607 | Günümüzde Rahmi M. Koç Müzesi sergi alanı olarak kullanılan tersaneler, 1861 yılında Şirket-i Hayriye (günümüzde İDO) tarafından vapurların bakım ve onarımı için yapılmıştır. Tersane müze için alındığı zaman 14 adet bina, marangozhane ve kızaklardan oluşmaktaydı.
|
Haliç kıyısında bulunan ön avluda hangi örnekler sergilenmektedir? | [
{
"answer_start": 74,
"text": " Douglas DC-3 uçak, TCG Uluçalireis Denizaltı, Vernicos Irini buharlı römorkör ve endüstriyel arkelojik örnekler sergilenmektedir. "
}
] | Rahmi M. Koç Müzesi | 10,608 | Haliç kıyısında bulunan ön avluda etkinliklerin düzenlenmesi yanı sıra bir Douglas DC-3 uçak, TCG Uluçalireis Denizaltı, Vernicos Irini buharlı römorkör ve endüstriyel arkelojik örnekler sergilenmektedir. Ayrıca 130 kişilik konferans salonu, çarşı, tekne ve gemi makineleri bulunmaktadır. |
Ratip Berker ne zaman vefat etmiştir? | [
{
"answer_start": 47,
"text": "28 Ekim 1997"
}
] | Ratip Berker | 10,609 | Ratip Berker (d. 5 Haziran 1909, İstanbul - ö. 28 Ekim 1997), akışkanlar mekaniği alanındaki çalışmalarıyla tanınan uygulamalı mekanik ve matematikçi, Türk bilgini Ordinaryüs Profesör. |
Ratip Berker ne zaman doğmuştur? | [
{
"answer_start": 17,
"text": "5 Haziran 1909"
}
] | Ratip Berker | 10,610 | Ratip Berker (d. 5 Haziran 1909, İstanbul - ö. 28 Ekim 1997), akışkanlar mekaniği alanındaki çalışmalarıyla tanınan uygulamalı mekanik ve matematikçi, Türk bilgini Ordinaryüs Profesör. |
Ratip Berker fen fakültesi matematik enstitüsü profesörlüğüne ne zaman atanmıştır? | [
{
"answer_start": 383,
"text": " 20 Kasım 1943"
}
] | Ratip Berker | 10,611 | 1909'da İstanbul'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kadıköy Saint Joseph Lisesi'nde 1926 yılında tamamladı. Yüksek öğrenimini Fransa'nın Nancy ve Lille üniversitelerinde yaptı. 1933 üniversite reformundan sonra Riyâzî Mihanik Doçenti olarak İstanbul Üniversitesi fen fakültesine atandı. Daha sonra Maarif Vekilliği Ratip Berker'e profesörlük unvanı verilmesini uygun gördü ve kendisini 20 Kasım 1943 tarihli bir kararla fen fakültesi matematik enstitüsü profesörlüğüne atadı. 1946 yılında çıkarılan bir yasayla profesörlerin ikinci bir üniversitede çalışması yasaklandı. Bunun üzerine Hem İstanbul Üniversitesi hem de İstanbul Teknik Üniversitesi'nde çalışmakta olan Ratip Berker, İstanbul Teknik Üniversitesi'ndeki görevini yeğleyerek İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesindeki görevinden ayrıldı. |
Ratip Berker Yüksek öğrenimini nerede yapmıştır? | [
{
"answer_start": 124,
"text": "Fransa'nın Nancy ve Lille üniversitelerinde yaptı"
}
] | Ratip Berker | 10,612 | 1909'da İstanbul'da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Kadıköy Saint Joseph Lisesi'nde 1926 yılında tamamladı. Yüksek öğrenimini Fransa'nın Nancy ve Lille üniversitelerinde yaptı. 1933 üniversite reformundan sonra Riyâzî Mihanik Doçenti olarak İstanbul Üniversitesi fen fakültesine atandı. Daha sonra Maarif Vekilliği Ratip Berker'e profesörlük unvanı verilmesini uygun gördü ve kendisini 20 Kasım 1943 tarihli bir kararla fen fakültesi matematik enstitüsü profesörlüğüne atadı. 1946 yılında çıkarılan bir yasayla profesörlerin ikinci bir üniversitede çalışması yasaklandı. Bunun üzerine Hem İstanbul Üniversitesi hem de İstanbul Teknik Üniversitesi'nde çalışmakta olan Ratip Berker, İstanbul Teknik Üniversitesi'ndeki görevini yeğleyerek İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesindeki görevinden ayrıldı. |
Ratip berker Büğaziçi Üniversitesindeki görevlerini kime devretmiştir? | [
{
"answer_start": 370,
"text": "Fikret Kortel"
}
] | Ratip Berker | 10,613 | 1979 yılına dek Boğaziçi Üniversitesi'nde lisans düzeyinde Adi Diferansiyel Denklemler ve Kismi Difransiyel Denklemler; yüksek lisans düzeyinde de Matematiksel fizikte özel fonksiyonlar, İleri Adi Diferansiyel Denklemler ve İleri Kismi Difransiyel Denklemler derslerini vermeye devam eden Ratip Berker Yetmiş yaşı itibarıyla bu görevini de Matematik Bölüm Başkanlığı'nı Fikret Kortel'e devretmek suretiyle sona erdirdi. Kasım 1997'de İstanbul'da öldü. |
1979 yılına kadar Boğaziçi Üniversitesinde hangi dersleri vermistir? | [
{
"answer_start": 59,
"text": "Adi Diferansiyel Denklemler ve Kismi Difransiyel Denklemler"
}
] | Ratip Berker | 10,614 | 1979 yılına dek Boğaziçi Üniversitesi'nde lisans düzeyinde Adi Diferansiyel Denklemler ve Kismi Difransiyel Denklemler; yüksek lisans düzeyinde de Matematiksel fizikte özel fonksiyonlar, İleri Adi Diferansiyel Denklemler ve İleri Kismi Difransiyel Denklemler derslerini vermeye devam eden Ratip Berker Yetmiş yaşı itibarıyla bu görevini de Matematik Bölüm Başkanlığı'nı Fikret Kortel'e devretmek suretiyle sona erdirdi. Kasım 1997'de İstanbul'da öldü. |
1975 yılında Hacettepe Üniversitesi ve 1980 yılında da İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından Fahri Doktor unvanı ile ödüllendirilen kişi kimdir? | [
{
"answer_start": 83,
"text": " Ratip Berker"
}
] | Ratip Berker | 10,615 | 1968 yılı TÜBİTAK Bilim Ödülü'ne ve 1991 yılı TÜBİTAK Hizmet Ödülü'ne layık görülen Ratip Berker, 1975 yılında Hacettepe Üniversitesi ve 1980 yılında da İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından Fahri Doktor unvanı ile ödüllendirildi. Ayrıca, 1983 yılında Légion d'honneur subayı seçilmiştir. |
Ratip Berkerin oğlunun isimi nedir? | [
{
"answer_start": 128,
"text": "Nihat Berker"
}
] | Ratip Berker | 10,616 | Adı İTÜ Gümüşsuyu yerleşkesindeki kütüphaneye verilmiştir. Ratip Berker'in daha sonra Sabancı Üniversitesi rektörü de olan oğlu Nihat Berker de Massachusetts Teknoloji Enstitüsü'nde uzun yıllar İstatistiksel mekanik profesörü olarak hizmet vermiştir. Nihat Berker'in oğlu olan torunu Selim Berker Harvard Üniversitesi'nin felsefe bölümünde etik ve epistemoloji profesörü olmuştur. |
Prof. Dr. Rauf Saygın ne zaman doçent olmuştur? | [
{
"answer_start": 124,
"text": "1954’te"
}
] | Rauf Saygın | 10,617 | Prof. Dr. Rauf Saygın, 1914 yılında İstanbul’da doğmuştur. 1939’da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur. 1954’te doçent, 1963’te profesör olmuştur. 1964’te İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Pnömo-Fitizyoloji Kürsüsü Başkanı olmuştur. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Senatosu üyesi, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nda Kurul Üyesi olmuştur. |
Prof. Dr. Rauf Saygın hangi üniversiteden mezun olmuştur? | [
{
"answer_start": 66,
"text": " İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi"
}
] | Rauf Saygın | 10,618 | Prof. Dr. Rauf Saygın, 1914 yılında İstanbul’da doğmuştur. 1939’da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur. 1954’te doçent, 1963’te profesör olmuştur. 1964’te İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Pnömo-Fitizyoloji Kürsüsü Başkanı olmuştur. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Senatosu üyesi, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nda Kurul Üyesi olmuştur. |
Prof. Dr. Rauf Saygın 1970 yılında hangi derneği kurmuştur? | [
{
"answer_start": 134,
"text": "Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD)"
}
] | Rauf Saygın | 10,619 | 1970 yılında Prof. Dr. Meliha Terzioğlu ve ileri gelen akademisyenlerle birlikte solunum alanında akademik çalışmalar yapmak amacıyla Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) kurucusu olmuş ve ilk yönetim kurulunda ikinci başkan olarak görev almıştır. |
Prof. Dr. Rauf Saygın hangi yılda vefat etmiştir? | [
{
"answer_start": 149,
"text": "2003 yılında vefat etmiştir."
}
] | Rauf Saygın | 10,620 | 1981 yılında Yüksek Öğretim Kurulu'na (YÖK) Üniversitelerarası Kurul kontenjanından üye olarak getirilmiştir ve 1983 yılında görevinden ayrılmıştır. 2003 yılında vefat etmiştir. |
Rauf Saygın’ın aldığı görevler nelerdir? | [
{
"answer_start": 318,
"text": "Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nda Kurul Üyesi"
}
] | Rauf Saygın | 10,621 | Prof. Dr. Rauf Saygın, 1914 yılında İstanbul’da doğmuştur. 1939’da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur. 1954’te doçent, 1963’te profesör olmuştur. 1964’te İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Pnömo-Fitizyoloji Kürsüsü Başkanı olmuştur. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Senatosu üyesi, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nda Kurul Üyesi olmuştur. |
Rauf Saygın akademik ünvanlarını hangi yıllarda almıştır? | [
{
"answer_start": 140,
"text": "1963’te"
}
] | Rauf Saygın | 10,622 | Prof. Dr. Rauf Saygın, 1914 yılında İstanbul’da doğmuştur. 1939’da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur. 1954’te doçent, 1963’te profesör olmuştur. 1964’te İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Pnömo-Fitizyoloji Kürsüsü Başkanı olmuştur. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Senatosu üyesi, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nda Kurul Üyesi olmuştur. |
Rauf Saygın lisans eğitimini hangi üniversitede tamamlamıştır? | [
{
"answer_start": 67,
"text": "İstanbul Üniversitesi"
}
] | Rauf Saygın | 10,623 | Prof. Dr. Rauf Saygın, 1914 yılında İstanbul’da doğmuştur. 1939’da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur. 1954’te doçent, 1963’te profesör olmuştur. 1964’te İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Pnömo-Fitizyoloji Kürsüsü Başkanı olmuştur. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Senatosu üyesi, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nda Kurul Üyesi olmuştur. |
Rauf Saygın hangi alanda lisans eğitimi almıştır? | [
{
"answer_start": 89,
"text": "Tıp"
}
] | Rauf Saygın | 10,624 | Prof. Dr. Rauf Saygın, 1914 yılında İstanbul’da doğmuştur. 1939’da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur. 1954’te doçent, 1963’te profesör olmuştur. 1964’te İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Pnömo-Fitizyoloji Kürsüsü Başkanı olmuştur. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Senatosu üyesi, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nda Kurul Üyesi olmuştur. |
Rauf Saygın’ın doğum tarihi nedir? | [
{
"answer_start": 23,
"text": "1914"
}
] | Rauf Saygın | 10,625 | Prof. Dr. Rauf Saygın, 1914 yılında İstanbul’da doğmuştur. 1939’da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur. 1954’te doçent, 1963’te profesör olmuştur. 1964’te İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Pnömo-Fitizyoloji Kürsüsü Başkanı olmuştur. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Senatosu üyesi, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nda Kurul Üyesi olmuştur. |
Rauf Saygın nerede doğmuştur? | [
{
"answer_start": 36,
"text": "İstanbul’da"
}
] | Rauf Saygın | 10,626 | Prof. Dr. Rauf Saygın, 1914 yılında İstanbul’da doğmuştur. 1939’da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olmuştur. 1954’te doçent, 1963’te profesör olmuştur. 1964’te İstanbul Üniversitesi, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Pnömo-Fitizyoloji Kürsüsü Başkanı olmuştur. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Senatosu üyesi, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı’nda Kurul Üyesi olmuştur. |
Rauf Saygın TÜSAD’da hangi görevleri üstlenmiştir? | [
{
"answer_start": 197,
"text": " ilk yönetim kurulunda ikinci başkan olarak görev almıştır"
}
] | Rauf Saygın | 10,627 | 1970 yılında Prof. Dr. Meliha Terzioğlu ve ileri gelen akademisyenlerle birlikte solunum alanında akademik çalışmalar yapmak amacıyla Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) kurucusu olmuş ve ilk yönetim kurulunda ikinci başkan olarak görev almıştır. |
Rauf Saygın TÜSAD’da kimlerle çalışmıştır? | [
{
"answer_start": 13,
"text": "Prof. Dr. Meliha Terzioğlu ve ileri gelen akademisyenlerle"
}
] | Rauf Saygın | 10,628 | 1970 yılında Prof. Dr. Meliha Terzioğlu ve ileri gelen akademisyenlerle birlikte solunum alanında akademik çalışmalar yapmak amacıyla Türkiye Solunum Araştırmaları Derneği (TÜSAD) kurucusu olmuş ve ilk yönetim kurulunda ikinci başkan olarak görev almıştır. |
Rauf Saygın kaç yılında ölmüştür? | [
{
"answer_start": 149,
"text": "2003 yılında"
}
] | Rauf Saygın | 10,629 | 1981 yılında Yüksek Öğretim Kurulu'na (YÖK) Üniversitelerarası Kurul kontenjanından üye olarak getirilmiştir ve 1983 yılında görevinden ayrılmıştır. 2003 yılında vefat etmiştir. |
Rauf Saygın YÖK görevini hangi yıllar arasında sürdürmüştür? | [
{
"answer_start": 112,
"text": "1983"
}
] | Rauf Saygın | 10,630 | 1981 yılında Yüksek Öğretim Kurulu'na (YÖK) Üniversitelerarası Kurul kontenjanından üye olarak getirilmiştir ve 1983 yılında görevinden ayrılmıştır. 2003 yılında vefat etmiştir. |
cihan yurdaydın dünya gastroenteroloji örgütü genel sekreterliğine hangi kongrede seçildi | [
{
"answer_start": 45,
"text": "Gastro 2009 Kongresi"
}
] | cihan yurdaydın | 10,631 | 21-25 Kasım 2009 tarihinde Londra'da yapılan Gastro 2009 Kongresi'nde kısaca WGO olarak bilinen Dünya Gastroenteroloji Örgütü (World Gastroenterology Organization) genel sekreterliğine seçildi.
|
cihan yurdaydın Dünya Gastroenteroloji Örgütü genel sekreterliğine hangi yılda seçildi | [
{
"answer_start": 12,
"text": "2009"
}
] | cihan yurdaydın | 10,632 | 21-25 Kasım 2009 tarihinde Londra'da yapılan Gastro 2009 Kongresi'nde kısaca WGO olarak bilinen Dünya Gastroenteroloji Örgütü (World Gastroenterology Organization) genel sekreterliğine seçildi.
|
WGO'nun türkçe açılımı nedir | [
{
"answer_start": 96,
"text": "Dünya Gastroenteroloji Örgütü"
}
] | cihan yurdaydın | 10,633 | 21-25 Kasım 2009 tarihinde Londra'da yapılan Gastro 2009 Kongresi'nde kısaca WGO olarak bilinen Dünya Gastroenteroloji Örgütü (World Gastroenterology Organization) genel sekreterliğine seçildi.
|
WGO'nun açılımı nedir | [
{
"answer_start": 127,
"text": "World Gastroenterology Organization"
}
] | cihan yurdaydın | 10,634 | 21-25 Kasım 2009 tarihinde Londra'da yapılan Gastro 2009 Kongresi'nde kısaca WGO olarak bilinen Dünya Gastroenteroloji Örgütü (World Gastroenterology Organization) genel sekreterliğine seçildi.
|
21 kasım 2009'da yapılan Gastro 2009 Kongresi nerede yapılmıştır | [
{
"answer_start": 27,
"text": "Londra'da"
}
] | cihan yurdaydın | 10,635 | 21-25 Kasım 2009 tarihinde Londra'da yapılan Gastro 2009 Kongresi'nde kısaca WGO olarak bilinen Dünya Gastroenteroloji Örgütü (World Gastroenterology Organization) genel sekreterliğine seçildi.
|
cihan yurdaydın daha çok hangi çalışmaları ile tanınmaktadır | [
{
"answer_start": 192,
"text": "Özellikle Hepatit ve diğer karaciğer rahatsızlıkları konusundaki çalışmaları ile tanınmaktadır"
}
] | cihan yurdaydın | 10,636 | Cihan Yurdaydın (d. ?), gastroenteroloji uzmanı Türk bilim adamı, WGO genel sekreteri. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji bölümünde öğretim görevlisi olarak görev yapmaktadır. Özellikle Hepatit ve diğer karaciğer rahatsızlıkları konusundaki çalışmaları ile tanınmaktadır. |
cihan yurdaydın hangi üniversitede ve hangi bölümde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır | [
{
"answer_start": 87,
"text": "Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji bölümünde öğretim görevlisi olarak görev yapmaktadır"
}
] | cihan yurdaydın | 10,637 | Cihan Yurdaydın (d. ?), gastroenteroloji uzmanı Türk bilim adamı, WGO genel sekreteri. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji bölümünde öğretim görevlisi olarak görev yapmaktadır. Özellikle Hepatit ve diğer karaciğer rahatsızlıkları konusundaki çalışmaları ile tanınmaktadır. |
cihan yurdaydın WGO'da ne görev yapmaktadır | [
{
"answer_start": 66,
"text": "WGO genel sekreteri"
}
] | cihan yurdaydın | 10,638 | Cihan Yurdaydın (d. ?), gastroenteroloji uzmanı Türk bilim adamı, WGO genel sekreteri. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji bölümünde öğretim görevlisi olarak görev yapmaktadır. Özellikle Hepatit ve diğer karaciğer rahatsızlıkları konusundaki çalışmaları ile tanınmaktadır. |
cihan yurdaydının uzmanlık alanı nedir | [
{
"answer_start": 24,
"text": "gastroenteroloji uzmanı"
}
] | cihan yurdaydın | 10,639 | Cihan Yurdaydın (d. ?), gastroenteroloji uzmanı Türk bilim adamı, WGO genel sekreteri. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji bölümünde öğretim görevlisi olarak görev yapmaktadır. Özellikle Hepatit ve diğer karaciğer rahatsızlıkları konusundaki çalışmaları ile tanınmaktadır. |
Türk Müslüman astronom Fergani'nin Batı'da bilinen adı nedir? | [
{
"answer_start": 61,
"text": "Alfraganus"
}
] | Fergânî | 10,640 | Ebu el-Abbas Ahmed bin Muhammed bin Kesir el-Fergani Batı'da Alfraganus olarak da bilinen Türk Müslüman astronom ve 9. yüzyıl'da yetişmiş en ünlü astronomlardan biridir. Ay'daki "Alfraganus" kraterinin ismi O'na ithafen verilmiştir. |
Fergani'nin Mısır'a gönderilme nedeni nedir ? | [
{
"answer_start": 374,
"text": "Nil kıyısındaki ölçümleri yapabilmek için"
}
] | Fergânî | 10,641 | İlim tahsilini zamanın kültür merkezi olan Fergana'da yaptı. Sonra, Bağdat'a gitti. Kısa sürede kendisini tanıtan Fergani, astronomi ve matematik alanında kendisini kabul ettirdi. Abbasi halifeleri Memun, Mutasım, el-Vasık ve el-Mütevekkil devirlerinde önemli ilmi araştırmalar yaptı ve birçok eser yazdı. Halife Mütevekkil, konusunda söz sahibi olan Fergani'yi 861 yılında Nil kıyısındaki ölçümleri yapabilmek için, Ravda adasında bulunan nilometrenin inşasını yönetmesi ve yapılan ölçüm işlerine nezaret etmesi için Mısır'a gönderdi. |
Fergani Bağdat'ta hangi ilim alanlarında kendisini kabul ettirmiştir? | [
{
"answer_start": 123,
"text": "astronomi ve matematik"
}
] | Fergânî | 10,642 | İlim tahsilini zamanın kültür merkezi olan Fergana'da yaptı. Sonra, Bağdat'a gitti. Kısa sürede kendisini tanıtan Fergani, astronomi ve matematik alanında kendisini kabul ettirdi. Abbasi halifeleri Memun, Mutasım, el-Vasık ve el-Mütevekkil devirlerinde önemli ilmi araştırmalar yaptı ve birçok eser yazdı. Halife Mütevekkil, konusunda söz sahibi olan Fergani'yi 861 yılında Nil kıyısındaki ölçümleri yapabilmek için, Ravda adasında bulunan nilometrenin inşasını yönetmesi ve yapılan ölçüm işlerine nezaret etmesi için Mısır'a gönderdi. |
Fergani'nin söylediği Güneş'in yarıçapının uzunluğu kaç metredir? | [
{
"answer_start": 606,
"text": "6.410.000"
}
] | Fergânî | 10,643 | Fergani, Aklın prensiplerine uygun olmayan astronomiyi ilk defa tenkid edenler arasında yer aldı. Gök cisimlerinin, Batlamyus ve izindekilerinin iddia ettiği gibi bazı akıl dışı ruhi cisimler olduğunu kabul etmedi. Onların, akli, kati, homosentrik ve eksantrik daireler şeklinde hareketlere sahip olduklarını ispatladı. Kainatın ve gezegenlerin hacim ve büyüklükleri ile birbirine uzaklıklarını inceledi. Yaptığı hesaplamalar, Kopernik'e kadar Batı astronomisinde değişmez ölçüler olarak kabul edilerek asırlarca kullanıldı. Fergani, Güneş'in yarıçapının uzunluğunun 3250 Arap mili olduğunu söyledi. Bu da 6.410.000 metre ve 3990 İngiliz miline eşittir. |
Fergani Batlamyus'un hangi iddiasını kabul etmemiştir? | [
{
"answer_start": 168,
"text": "akıl dışı ruhi cisimler olduğunu"
}
] | Fergânî | 10,644 | Fergani, Aklın prensiplerine uygun olmayan astronomiyi ilk defa tenkid edenler arasında yer aldı. Gök cisimlerinin, Batlamyus ve izindekilerinin iddia ettiği gibi bazı akıl dışı ruhi cisimler olduğunu kabul etmedi. Onların, akli, kati, homosentrik ve eksantrik daireler şeklinde hareketlere sahip olduklarını ispatladı. Kainatın ve gezegenlerin hacim ve büyüklükleri ile birbirine uzaklıklarını inceledi. Yaptığı hesaplamalar, Kopernik'e kadar Batı astronomisinde değişmez ölçüler olarak kabul edilerek asırlarca kullanıldı. Fergani, Güneş'in yarıçapının uzunluğunun 3250 Arap mili olduğunu söyledi. Bu da 6.410.000 metre ve 3990 İngiliz miline eşittir. |
Güneş ile ilgili olarak hangi keşifleriyle ilim tarihindeki ilk alim olmuştur? | [
{
"answer_start": 162,
"text": "Güneş'in de bir yörügesinin bulunduğunu kendi etrafında batıdan doğuya doğru döndüğünü"
}
] | Fergânî | 10,645 | Fergani, Güneş'in de kendine göre hareketli olduğunu, ilim tarihinde ilk defa keşfeden alimdir. Kendi devrine kadar gök cisimlerinin hareketi biliniyordu. Ancak, Güneş'in de bir yörügesinin bulunduğunu kendi etrafında batıdan doğuya doğru döndüğünü ilk defa keşfeden alim Ferganidir. Ayrıca 41 yıl devam eden astronomi incelemelerinde enlem (paralel)ler arasındaki mesafeyi hesapladı.
|
Fergani Güneş tutulmasının hangi yıl olacağını önceden tespit etmiştir? | [
{
"answer_start": 77,
"text": "842 yılında"
}
] | Fergânî | 10,646 | Fergani, Güneş tutulmasını önceden tespit eden bir usul de buldu. Bu usulle, 842 yılında bir Güneş tutulması olacağını önceden tespit etti ve o gün bu konuda rasatlarda bulunup incelemeler yaptı. Dünya'nın yuvarlak olduğu konusunda yeni deliller gösterdi. |
Astronominin Unsurları'nı üçüncü defa Latince'ye kim tarafından çevrilmiştir? | [
{
"answer_start": 512,
"text": "Jacob Christmann"
}
] | Fergânî | 10,647 | Astronominin Unsurları (Elements of Astronomy), Fergani'nin astronomi üzerine yazdığı en önemli eserlerinden biridir. 833 yılında yazıldığı tahmin edilen kitap, Batlamyus'un Almagest adlı kitabının betimleyici ve yeterli bir özeti niteliği taşımaktadır. Bu kitap, 12. yüzyıl'da Gerardo Cremonesse tarafından Liber de Aggregationibus Scientie Stellarum et Principiis Celestium Motuum adıyla Latince'ye çevirlmiş ve Regiomontanus devrine kadar, Avrupa'da çok popüler bir eser olmuştur. Eser üçüncü defa Latince'ye Jacob Christmann tarafından Muhammedis Alfragani Arabis Chronologia et astronomica elementa adıyla çevrilmiştir 1590 ve 1618 yıllarında Frankfurt'ta basılmıştır. Bu çeviride eserin Jacob Anatoli tarafından yapılan İbranice çevirisi esas alınmıştır. Jacob Anatoli'nin İbranice çevirisi Qizzur Almagesti adıyla 1231-1235'lerde yapılmıştır. Bu çeviride büyük olasılıkla Gerardo Cremonesse'nin çevirisi kullanılmıştır. Anatoli'nin çevirisi Fergani'ninkinden 3 bölüm fazladır. Bunlardan sonuncusu (33. Bölüm) coğrafya ile ilgilidir ve yeryüzündeki yerlerin konumları ve gün uzunlukları yer alır. |
Fergani'nin Mikyas ül-Cedid adını verdiği aleti neyi ölçmek için yapmıştır? | [
{
"answer_start": 120,
"text": " Nil nehri sularının hızını ve seviyesini"
}
] | Fergânî | 10,648 | Fergani, fizik ve mekanik alanlarında da çalışmalarda bulunmuştur. Çizimini kendi hazırladığı ve yapımına nezaret ettiği Nil nehri sularının hızını ve seviyesini ölçen Mikyas ül-Cedid adında bir alet yapmıştır. |
Fergani Mezopotamya'da yaptığı çalışmalara hangi halife zamanında başlamıştır? | [
{
"answer_start": 16,
"text": "el-Memun"
}
] | Fergânî | 10,649 | Fergani, halife el-Memun'dan başlayarak, el-Mütevekkil zamanına kadar El Cezire (Mezopotamya)'de yaptığı araştırmalar, yazdığı eserler ve bulduğu ölçüm aletleriyle zamanın önde gelen alimleri arasında yer aldı. O'nun astronomi, matematik, coğrafya ve mekanik sahasındaki çalışmaları bu ilim dallarıın gelişmesine önemli ölçüde yardımcı oldu. Onların temellerini güçlendirdi ve yeni gelişmelere yol açtı. Daha sonraki devirlerde aynı konularla ilgilenen alimler, Fergani’nin eserlerinden istifade ettiler. Fergani’nin tesirleri o devirdeki bütün Türkistanlı alimlerin üzerinde görülmektedir. |
Fergani yaptığı çalışmalar ile hangi ilim dallarının gelişmesine yardımcı olmuştur? | [
{
"answer_start": 217,
"text": "astronomi, matematik, coğrafya ve mekanik"
}
] | Fergânî | 10,650 | Fergani, halife el-Memun'dan başlayarak, el-Mütevekkil zamanına kadar El Cezire (Mezopotamya)'de yaptığı araştırmalar, yazdığı eserler ve bulduğu ölçüm aletleriyle zamanın önde gelen alimleri arasında yer aldı. O'nun astronomi, matematik, coğrafya ve mekanik sahasındaki çalışmaları bu ilim dallarıın gelişmesine önemli ölçüde yardımcı oldu. Onların temellerini güçlendirdi ve yeni gelişmelere yol açtı. Daha sonraki devirlerde aynı konularla ilgilenen alimler, Fergani’nin eserlerinden istifade ettiler. Fergani’nin tesirleri o devirdeki bütün Türkistanlı alimlerin üzerinde görülmektedir. |
Kamu personeli seçme sınavı (KPSS) kapsamında Türkiye'nin en iyi 7. devlet üniversitesi olan üniversite hangi cumhurbaşkanı tarafından kurulmuştur? | [
{
"answer_start": 259,
"text": "Kenan Evren"
}
] | Akdeniz Üniversitesi | 10,651 | Akdeniz Üniversitesi, Antalya, Burdur ve Isparta illerindeki yüksek öğretim kurumlarını kapsayacak şekilde 20 Temmuz 1982'de kurulmuş bir devlet üniversitesidir. Türkiye'nin en köklü üniversitelerinden biridir.
Dönemin başbakanı Turgut Özal ve Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından kurulmuştur. Tıp Fakültesi, İdari Bilgiler Fakültesi ve Hukuk Fakültesi ile ülkenin önde gelen öğretim kurumlarından biridir.
Türkiye'nin en saygın eğitim kurumlarından biri olan Akdeniz Üniversitesi, çok sayıda sporcu, kaymakam, doktor ve vali çıkarmıştır. Kamu personeli seçme sınavı (KPSS) kapsamında elde ettiği başarı Türkiye ortalamasının üstünde olup Türkiye'nin en iyi 7. devlet üniversitesidir. |
Akdeniz üniversitesi kuruluş dönemindeki Başbakan kimdir? | [
{
"answer_start": 230,
"text": "Turgut Özal"
}
] | Akdeniz Üniversitesi | 10,652 | Akdeniz Üniversitesi, Antalya, Burdur ve Isparta illerindeki yüksek öğretim kurumlarını kapsayacak şekilde 20 Temmuz 1982'de kurulmuş bir devlet üniversitesidir. Türkiye'nin en köklü üniversitelerinden biridir.
Dönemin başbakanı Turgut Özal ve Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından kurulmuştur. Tıp Fakültesi, İdari Bilgiler Fakültesi ve Hukuk Fakültesi ile ülkenin önde gelen öğretim kurumlarından biridir.
Türkiye'nin en saygın eğitim kurumlarından biri olan Akdeniz Üniversitesi, çok sayıda sporcu, kaymakam, doktor ve vali çıkarmıştır. Kamu personeli seçme sınavı (KPSS) kapsamında elde ettiği başarı Türkiye ortalamasının üstünde olup Türkiye'nin en iyi 7. devlet üniversitesidir. |
Türkiye'nin en güzel kampüsü hangi üniversiteye aittir? | [
{
"answer_start": 98,
"text": "Boğaziçi Üniversitesi"
}
] | Akdeniz Üniversitesi | 10,653 | Kampüs'ünün geniş bir araziye sahip olması ve Konyaaltı sahiline 15 dakikalık mesafede olması ile Boğaziçi Üniversitesi'nden sonra Türkiye'nin en güzel ikinci kampüsü seçilmiştir. İlk yüz naklinin yapıldığı üniversite, tıp tarihinde bir devrim yaratmıştır. |
Akdeniz Üniversitesi hangi illerdeki yüksek öğretim kurumlarını kapsamaktadır? | [
{
"answer_start": 22,
"text": "Antalya, Burdur ve Isparta"
}
] | Akdeniz Üniversitesi | 10,654 | Akdeniz Üniversitesi, Antalya, Burdur ve Isparta illerindeki yüksek öğretim kurumlarını kapsayacak şekilde 20 Temmuz 1982'de kurulmuş bir devlet üniversitesidir. Türkiye'nin en köklü üniversitelerinden biridir.
Dönemin başbakanı Turgut Özal ve Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından kurulmuştur. Tıp Fakültesi, İdari Bilgiler Fakültesi ve Hukuk Fakültesi ile ülkenin önde gelen öğretim kurumlarından biridir.
Türkiye'nin en saygın eğitim kurumlarından biri olan Akdeniz Üniversitesi, çok sayıda sporcu, kaymakam, doktor ve vali çıkarmıştır. Kamu personeli seçme sınavı (KPSS) kapsamında elde ettiği başarı Türkiye ortalamasının üstünde olup Türkiye'nin en iyi 7. devlet üniversitesidir.
|
Akdeniz Üniversitesi'nin Türkiye'deki devlet üniversiteleri arasındaki sıralaması nedir? | [
{
"answer_start": 660,
"text": "7"
}
] | Akdeniz Üniversitesi | 10,655 | Akdeniz Üniversitesi, Antalya, Burdur ve Isparta illerindeki yüksek öğretim kurumlarını kapsayacak şekilde 20 Temmuz 1982'de kurulmuş bir devlet üniversitesidir. Türkiye'nin en köklü üniversitelerinden biridir.
Dönemin başbakanı Turgut Özal ve Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından kurulmuştur. Tıp Fakültesi, İdari Bilgiler Fakültesi ve Hukuk Fakültesi ile ülkenin önde gelen öğretim kurumlarından biridir.
Türkiye'nin en saygın eğitim kurumlarından biri olan Akdeniz Üniversitesi, çok sayıda sporcu, kaymakam, doktor ve vali çıkarmıştır. Kamu personeli seçme sınavı (KPSS) kapsamında elde ettiği başarı Türkiye ortalamasının üstünde olup Türkiye'nin en iyi 7. devlet üniversitesidir.
|
Akdeniz Üniversitesi kim tarafından kurulmuştur? | [
{
"answer_start": 230,
"text": "Turgut Özal ve Cumhurbaşkanı Kenan Evren"
}
] | Akdeniz Üniversitesi | 10,656 | Akdeniz Üniversitesi, Antalya, Burdur ve Isparta illerindeki yüksek öğretim kurumlarını kapsayacak şekilde 20 Temmuz 1982'de kurulmuş bir devlet üniversitesidir. Türkiye'nin en köklü üniversitelerinden biridir.
Dönemin başbakanı Turgut Özal ve Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından kurulmuştur. Tıp Fakültesi, İdari Bilgiler Fakültesi ve Hukuk Fakültesi ile ülkenin önde gelen öğretim kurumlarından biridir.
Türkiye'nin en saygın eğitim kurumlarından biri olan Akdeniz Üniversitesi, çok sayıda sporcu, kaymakam, doktor ve vali çıkarmıştır. Kamu personeli seçme sınavı (KPSS) kapsamında elde ettiği başarı Türkiye ortalamasının üstünde olup Türkiye'nin en iyi 7. devlet üniversitesidir.
|
Akdeniz Üniversitesi ne zaman kurulmuştur? | [
{
"answer_start": 107,
"text": "20 Temmuz 1982'de"
}
] | Akdeniz Üniversitesi | 10,657 | Akdeniz Üniversitesi, Antalya, Burdur ve Isparta illerindeki yüksek öğretim kurumlarını kapsayacak şekilde 20 Temmuz 1982'de kurulmuş bir devlet üniversitesidir. Türkiye'nin en köklü üniversitelerinden biridir.
Dönemin başbakanı Turgut Özal ve Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından kurulmuştur. Tıp Fakültesi, İdari Bilgiler Fakültesi ve Hukuk Fakültesi ile ülkenin önde gelen öğretim kurumlarından biridir.
Türkiye'nin en saygın eğitim kurumlarından biri olan Akdeniz Üniversitesi, çok sayıda sporcu, kaymakam, doktor ve vali çıkarmıştır. Kamu personeli seçme sınavı (KPSS) kapsamında elde ettiği başarı Türkiye ortalamasının üstünde olup Türkiye'nin en iyi 7. devlet üniversitesidir.
|
Yavuz Nutku hangi üniversiteden lisans derecesi almıştır | [
{
"answer_start": 132,
"text": "Berkeley-Kaliforniya Üniversitesi"
}
] | Yavuz Nutku | 10,658 | Alman Lisesi'nden mezun olduktan sonra Robert Kolej'de Fizik lisans eğitimine başladı. 1965 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde Berkeley-Kaliforniya Üniversitesi'nden Fizik alanında lisans derecesi aldı. Doktora çalışmasını Chicago Üniversitesi'nde Nobel Fizik Ödülü sahibi Subrahmanyan Chandrasekhar'ın denetiminde 1969 yılında tamamladı. |
Doktora çalışmasını kimin gözetimi altında yapmıştır? | [
{
"answer_start": 278,
"text": "Subrahmanyan Chandrasekhar"
}
] | Yavuz Nutku | 10,659 | Alman Lisesi'nden mezun olduktan sonra Robert Kolej'de Fizik lisans eğitimine başladı. 1965 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde Berkeley-Kaliforniya Üniversitesi'nden Fizik alanında lisans derecesi aldı. Doktora çalışmasını Chicago Üniversitesi'nde Nobel Fizik Ödülü sahibi Subrahmanyan Chandrasekhar'ın denetiminde 1969 yılında tamamladı. |
Yavuz Nutku hangi dal üzerinde lisans eğitimine başladı? | [
{
"answer_start": 55,
"text": "Fizik"
}
] | Yavuz Nutku | 10,660 | Alman Lisesi'nden mezun olduktan sonra Robert Kolej'de Fizik lisans eğitimine başladı. 1965 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde Berkeley-Kaliforniya Üniversitesi'nden Fizik alanında lisans derecesi aldı. Doktora çalışmasını Chicago Üniversitesi'nde Nobel Fizik Ödülü sahibi Subrahmanyan Chandrasekhar'ın denetiminde 1969 yılında tamamladı. |
Yavuz Nutku hangi liseden mezun olmuştur? | [
{
"answer_start": 0,
"text": "Alman Lisesi"
}
] | Yavuz Nutku | 10,661 | Alman Lisesi'nden mezun olduktan sonra Robert Kolej'de Fizik lisans eğitimine başladı. 1965 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde Berkeley-Kaliforniya Üniversitesi'nden Fizik alanında lisans derecesi aldı. Doktora çalışmasını Chicago Üniversitesi'nde Nobel Fizik Ödülü sahibi Subrahmanyan Chandrasekhar'ın denetiminde 1969 yılında tamamladı. |
Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey hangi alanlarda uzmandır ? | [
{
"answer_start": 110,
"text": "çevirmen"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,662 | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey (d. 1856, Sakız Adası – ö. 13 Aralık 1927 İstanbul ), Türk matematikçi, eğitimci, çevirmen.
Osmanlı matematik tarihinin son evrelerinde yetişen önemli bir matematikçidir. Sayılar teorisinde başarılı çalışma ve yayınları; Diophant denklemleri hakkında yayımlanmış orijinal çözümleri vardır; araştırmaları yurtdışındaki dergilerde yayımlanan ilk Türk matematikçi kabul edilir. Türk bilim hayatına önemli katkıları bulunan Salih Zeki'yi keşfedip yetiştiren kişidir. İstanbul Lisesi'nin temelini oluşturan Numune-i Terakki Mektebi’nin kurucusudur. Hamlet’i Türkçe’ye çeviren ilk kişidir. |
Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey kimi yetiştirmiştir ? | [
{
"answer_start": 451,
"text": "Salih Zeki"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,663 | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey (d. 1856, Sakız Adası – ö. 13 Aralık 1927 İstanbul ), Türk matematikçi, eğitimci, çevirmen.
Osmanlı matematik tarihinin son evrelerinde yetişen önemli bir matematikçidir. Sayılar teorisinde başarılı çalışma ve yayınları; Diophant denklemleri hakkında yayımlanmış orijinal çözümleri vardır; araştırmaları yurtdışındaki dergilerde yayımlanan ilk Türk matematikçi kabul edilir. Türk bilim hayatına önemli katkıları bulunan Salih Zeki'yi keşfedip yetiştiren kişidir. İstanbul Lisesi'nin temelini oluşturan Numune-i Terakki Mektebi’nin kurucusudur. Hamlet’i Türkçe’ye çeviren ilk kişidir. |
Hamlet'i Türkçeye ilk kim çevirmiştir ? | [
{
"answer_start": 0,
"text": "Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,664 | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey (d. 1856, Sakız Adası – ö. 13 Aralık 1927 İstanbul ), Türk matematikçi, eğitimci, çevirmen.
Osmanlı matematik tarihinin son evrelerinde yetişen önemli bir matematikçidir. Sayılar teorisinde başarılı çalışma ve yayınları; Diophant denklemleri hakkında yayımlanmış orijinal çözümleri vardır; araştırmaları yurtdışındaki dergilerde yayımlanan ilk Türk matematikçi kabul edilir. Türk bilim hayatına önemli katkıları bulunan Salih Zeki'yi keşfedip yetiştiren kişidir. İstanbul Lisesi'nin temelini oluşturan Numune-i Terakki Mektebi’nin kurucusudur. Hamlet’i Türkçe’ye çeviren ilk kişidir. |
Araştırmaları yurt dışında yayınlanan ilk Türk matematikçi kimdir? | [
{
"answer_start": 0,
"text": "Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,665 | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey (d. 1856, Sakız Adası – ö. 13 Aralık 1927 İstanbul ), Türk matematikçi, eğitimci, çevirmen.
Osmanlı matematik tarihinin son evrelerinde yetişen önemli bir matematikçidir. Sayılar teorisinde başarılı çalışma ve yayınları; Diophant denklemleri hakkında yayımlanmış orijinal çözümleri vardır; araştırmaları yurtdışındaki dergilerde yayımlanan ilk Türk matematikçi kabul edilir. Türk bilim hayatına önemli katkıları bulunan Salih Zeki'yi keşfedip yetiştiren kişidir. İstanbul Lisesi'nin temelini oluşturan Numune-i Terakki Mektebi’nin kurucusudur. Hamlet’i Türkçe’ye çeviren ilk kişidir. |
Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey hangi dilleri öğrenmiştir? | [
{
"answer_start": 315,
"text": "İngilizce "
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,666 | 1856 yılında Sakız adasında fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Bir gemi kaptanı tarafından koruma altına alınarak İstanbul'da yetiştirildi. İlk ve orta öğrenimini Bursa'da askeri okulda yaptıktan sonra öğrenimine İstanbul'daki Kuleli İdadisi'nde ve ardından Mekteb-I Bahriye'de devam etti. Fransızca ve İngilizce öğrendi. Öğrenimini denizci kurmay üsteğmen olarak tamamladı.
|
Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey ilk ve orta öğrenimi nerede almıştır ? | [
{
"answer_start": 175,
"text": "Bursa"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,667 | 1856 yılında Sakız adasında fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Bir gemi kaptanı tarafından koruma altına alınarak İstanbul'da yetiştirildi. İlk ve orta öğrenimini Bursa'da askeri okulda yaptıktan sonra öğrenimine İstanbul'daki Kuleli İdadisi'nde ve ardından Mekteb-I Bahriye'de devam etti. Fransızca ve İngilizce öğrendi. Öğrenimini denizci kurmay üsteğmen olarak tamamladı.
|
Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey 1881 - 1882 yılları arasında hangi yazarlardan çeviri yapmıştır ? | [
{
"answer_start": 911,
"text": "Shakespeare"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,668 | Mezuniyetinin ardından 3 ay bir gemide mühendis olarak çalıştıktan sonra Divanhane Bahriye Meclis Başkanlığı'nda sekreter olarak görevlendirildi. Heybeliada'daki Deniz Harp Okulu matematik öğretmeni Eşref Bey'in talebi ile bu okulda öğretmen yardımcılığına atandı. Bir sure sonra Darüşşafaka’da da ders vermekle görevlendirilen Mehmet Nadir Bey, bu okulda ileride ünlü bir matematikçi olacak Salih Zeki'nin öğretmeni oldu ve ona çok emek verdi.
İki sene sonra her iki okuldan da istifa eden Mehmet Nadir Bey'in hayatının bundan sonraki iki yıllık dönemine (1879-1880) ne yaptığına ilişkin kesin bilgi yoktur. Matematik eğitimi almak üzere dostu Hüseyin Avni ile Londra'ya gittiği; daha sonra birlikte Kıbrıs'ta gazete çıkardıkları ve yakalanıp hapsedildikleri; askerlikten ihraç edildikleri sanılmaktadır.
Hapisteyken çeviriler yaptığı düşünülen Mehmet Niyazi Bey, 1881-1882 yıllarında Victor Hugo'dan ve Shakespeare'den çeviriler yayımladı. Hamlet'i Türkçeye çeviren ilk kişi oldu. |
Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey Londraya kimle birlikte gitmiştir? | [
{
"answer_start": 648,
"text": "Hüseyin Avni"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,669 | Mezuniyetinin ardından 3 ay bir gemide mühendis olarak çalıştıktan sonra Divanhane Bahriye Meclis Başkanlığı'nda sekreter olarak görevlendirildi. Heybeliada'daki Deniz Harp Okulu matematik öğretmeni Eşref Bey'in talebi ile bu okulda öğretmen yardımcılığına atandı. Bir sure sonra Darüşşafaka’da da ders vermekle görevlendirilen Mehmet Nadir Bey, bu okulda ileride ünlü bir matematikçi olacak Salih Zeki'nin öğretmeni oldu ve ona çok emek verdi.
İki sene sonra her iki okuldan da istifa eden Mehmet Nadir Bey'in hayatının bundan sonraki iki yıllık dönemine (1879-1880) ne yaptığına ilişkin kesin bilgi yoktur. Matematik eğitimi almak üzere dostu Hüseyin Avni ile Londra'ya gittiği; daha sonra birlikte Kıbrıs'ta gazete çıkardıkları ve yakalanıp hapsedildikleri; askerlikten ihraç edildikleri sanılmaktadır.
Hapisteyken çeviriler yaptığı düşünülen Mehmet Niyazi Bey, 1881-1882 yıllarında Victor Hugo'dan ve Shakespeare'den çeviriler yayımladı. Hamlet'i Türkçeye çeviren ilk kişi oldu. |
Mehmet Nadir Bey Heybeliada'daki Deniz Harp Okulu öğretmen yardımcılığına kimin isteği üzerine atanmıştır ? | [
{
"answer_start": 199,
"text": "Eşref Bey"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,670 | Mezuniyetinin ardından 3 ay bir gemide mühendis olarak çalıştıktan sonra Divanhane Bahriye Meclis Başkanlığı'nda sekreter olarak görevlendirildi. Heybeliada'daki Deniz Harp Okulu matematik öğretmeni Eşref Bey'in talebi ile bu okulda öğretmen yardımcılığına atandı. Bir sure sonra Darüşşafaka’da da ders vermekle görevlendirilen Mehmet Nadir Bey, bu okulda ileride ünlü bir matematikçi olacak Salih Zeki'nin öğretmeni oldu ve ona çok emek verdi.
İki sene sonra her iki okuldan da istifa eden Mehmet Nadir Bey'in hayatının bundan sonraki iki yıllık dönemine (1879-1880) ne yaptığına ilişkin kesin bilgi yoktur. Matematik eğitimi almak üzere dostu Hüseyin Avni ile Londra'ya gittiği; daha sonra birlikte Kıbrıs'ta gazete çıkardıkları ve yakalanıp hapsedildikleri; askerlikten ihraç edildikleri sanılmaktadır.
Hapisteyken çeviriler yaptığı düşünülen Mehmet Niyazi Bey, 1881-1882 yıllarında Victor Hugo'dan ve Shakespeare'den çeviriler yayımladı. Hamlet'i Türkçeye çeviren ilk kişi oldu. |
Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey'in Divanhane Bahriye Meclis Başkanlığı'nda ki görevi nedir ? | [
{
"answer_start": 113,
"text": "sekreter"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,671 | Mezuniyetinin ardından 3 ay bir gemide mühendis olarak çalıştıktan sonra Divanhane Bahriye Meclis Başkanlığı'nda sekreter olarak görevlendirildi. Heybeliada'daki Deniz Harp Okulu matematik öğretmeni Eşref Bey'in talebi ile bu okulda öğretmen yardımcılığına atandı. Bir sure sonra Darüşşafaka’da da ders vermekle görevlendirilen Mehmet Nadir Bey, bu okulda ileride ünlü bir matematikçi olacak Salih Zeki'nin öğretmeni oldu ve ona çok emek verdi.
İki sene sonra her iki okuldan da istifa eden Mehmet Nadir Bey'in hayatının bundan sonraki iki yıllık dönemine (1879-1880) ne yaptığına ilişkin kesin bilgi yoktur. Matematik eğitimi almak üzere dostu Hüseyin Avni ile Londra'ya gittiği; daha sonra birlikte Kıbrıs'ta gazete çıkardıkları ve yakalanıp hapsedildikleri; askerlikten ihraç edildikleri sanılmaktadır.
Hapisteyken çeviriler yaptığı düşünülen Mehmet Niyazi Bey, 1881-1882 yıllarında Victor Hugo'dan ve Shakespeare'den çeviriler yayımladı. Hamlet'i Türkçeye çeviren ilk kişi oldu. |
1897'de darbe önlendikten sonra Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey Aşiret Mektebi'nde hangi göreve getirilmiştir ? | [
{
"answer_start": 1568,
"text": "müdür"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,672 | 1882 yılında Selânikli Abdi Kamil Bey ile birlikte Şems-ül-maarif Mektebini kurdu; bu okulda öğrencileri sıralara oturtmak; sınıfa çarpım tablosu, harita asmak gibi yenilikler denedi. Bu okulda iki senelik deneyimden sonra Süleymaniye'de bir özel okul kurdu. Bugünkü İstanbul Lisesi'nin temelini oluşturan bu okulun adı Numune-i Terakki Mektebi'dir. Başlangıçta ilk ve orta bölümden oluşan ve erkek öğrencilere hizmet veren okula kızlar bölümü ve lise bölümünü de ekledi. Edirne'de ikinci bir şube açtı (bu şube 2 sene içinde kapanmıştır).
İstanbul'daki aristokrat ailelerin çcouklarını gönderdikleri okulda öğrenci sayısı 5-6 yıl içinde 600'ü bulmuştu. Mehmet Nadir, bu okuldan çok yüksek bir gelir elde etti; lüks bir yaşam sürdü. Okul idaresi ile ilgilenmez oldu ve zamanla okulun eski başarısı ortadan kalktı.
İttihat ve Terakki Cemiyeti ile ilişki içinde olan Mehmet Nadir, padişah II. Abdülhamit'e karşı girişilen bir darbe hazırlığında ile ilgili olarak sorgulandı. Planı hazırlayanların bir kısmının Numune-i Terakki Mektebi öğretmeni olduğu ve Mehmet Nadir'in plandan haberi olduğu öğrenildi. Mehmet Nadir, ele başlarının adlarını vermek durumunda kaldı. Ondan alınan isimlerin sorgulanması sonucu 300 kişi tutuklanmış;yakın arkadaşı Hüseyin Avni Bey dahil birçok kişi sürgüne gönderilmiş; cemiyetin İstanbul şubesi çökmüş ve merkez Cenevre'ye taşınmıştır. 1897'de darbe önlendikten sonra okulu hazineye devredildi ve kendisi okul yönetiminden alınıp saraya bağlı Aşiret Mektebi'ne (Arap aşiretlerinin 12-16 yaş arasındaki çocuklarına eğitim veren kurum) müdür olarak atandı. |
Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey tarafından kurulan özel okulun ikinci şubesi nerede açılmıştır ? | [
{
"answer_start": 472,
"text": "Edirne"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,673 | 1882 yılında Selânikli Abdi Kamil Bey ile birlikte Şems-ül-maarif Mektebini kurdu; bu okulda öğrencileri sıralara oturtmak; sınıfa çarpım tablosu, harita asmak gibi yenilikler denedi. Bu okulda iki senelik deneyimden sonra Süleymaniye'de bir özel okul kurdu. Bugünkü İstanbul Lisesi'nin temelini oluşturan bu okulun adı Numune-i Terakki Mektebi'dir. Başlangıçta ilk ve orta bölümden oluşan ve erkek öğrencilere hizmet veren okula kızlar bölümü ve lise bölümünü de ekledi. Edirne'de ikinci bir şube açtı (bu şube 2 sene içinde kapanmıştır).
İstanbul'daki aristokrat ailelerin çcouklarını gönderdikleri okulda öğrenci sayısı 5-6 yıl içinde 600'ü bulmuştu. Mehmet Nadir, bu okuldan çok yüksek bir gelir elde etti; lüks bir yaşam sürdü. Okul idaresi ile ilgilenmez oldu ve zamanla okulun eski başarısı ortadan kalktı.
İttihat ve Terakki Cemiyeti ile ilişki içinde olan Mehmet Nadir, padişah II. Abdülhamit'e karşı girişilen bir darbe hazırlığında ile ilgili olarak sorgulandı. Planı hazırlayanların bir kısmının Numune-i Terakki Mektebi öğretmeni olduğu ve Mehmet Nadir'in plandan haberi olduğu öğrenildi. Mehmet Nadir, ele başlarının adlarını vermek durumunda kaldı. Ondan alınan isimlerin sorgulanması sonucu 300 kişi tutuklanmış;yakın arkadaşı Hüseyin Avni Bey dahil birçok kişi sürgüne gönderilmiş; cemiyetin İstanbul şubesi çökmüş ve merkez Cenevre'ye taşınmıştır. 1897'de darbe önlendikten sonra okulu hazineye devredildi ve kendisi okul yönetiminden alınıp saraya bağlı Aşiret Mektebi'ne (Arap aşiretlerinin 12-16 yaş arasındaki çocuklarına eğitim veren kurum) müdür olarak atandı. |
Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey Şems-ül-maarif Mektebinden sonra nerede özel okul kurmuştur ? | [
{
"answer_start": 223,
"text": "Süleymaniye"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,674 | 1882 yılında Selânikli Abdi Kamil Bey ile birlikte Şems-ül-maarif Mektebini kurdu; bu okulda öğrencileri sıralara oturtmak; sınıfa çarpım tablosu, harita asmak gibi yenilikler denedi. Bu okulda iki senelik deneyimden sonra Süleymaniye'de bir özel okul kurdu. Bugünkü İstanbul Lisesi'nin temelini oluşturan bu okulun adı Numune-i Terakki Mektebi'dir. Başlangıçta ilk ve orta bölümden oluşan ve erkek öğrencilere hizmet veren okula kızlar bölümü ve lise bölümünü de ekledi. Edirne'de ikinci bir şube açtı (bu şube 2 sene içinde kapanmıştır).
İstanbul'daki aristokrat ailelerin çcouklarını gönderdikleri okulda öğrenci sayısı 5-6 yıl içinde 600'ü bulmuştu. Mehmet Nadir, bu okuldan çok yüksek bir gelir elde etti; lüks bir yaşam sürdü. Okul idaresi ile ilgilenmez oldu ve zamanla okulun eski başarısı ortadan kalktı.
İttihat ve Terakki Cemiyeti ile ilişki içinde olan Mehmet Nadir, padişah II. Abdülhamit'e karşı girişilen bir darbe hazırlığında ile ilgili olarak sorgulandı. Planı hazırlayanların bir kısmının Numune-i Terakki Mektebi öğretmeni olduğu ve Mehmet Nadir'in plandan haberi olduğu öğrenildi. Mehmet Nadir, ele başlarının adlarını vermek durumunda kaldı. Ondan alınan isimlerin sorgulanması sonucu 300 kişi tutuklanmış;yakın arkadaşı Hüseyin Avni Bey dahil birçok kişi sürgüne gönderilmiş; cemiyetin İstanbul şubesi çökmüş ve merkez Cenevre'ye taşınmıştır. 1897'de darbe önlendikten sonra okulu hazineye devredildi ve kendisi okul yönetiminden alınıp saraya bağlı Aşiret Mektebi'ne (Arap aşiretlerinin 12-16 yaş arasındaki çocuklarına eğitim veren kurum) müdür olarak atandı. |
Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey kimle birlikte Şems-ül-maarif Mektebini kurmuştur ? | [
{
"answer_start": 13,
"text": "Selânikli Abdi Kamil Bey"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,675 | 1882 yılında Selânikli Abdi Kamil Bey ile birlikte Şems-ül-maarif Mektebini kurdu; bu okulda öğrencileri sıralara oturtmak; sınıfa çarpım tablosu, harita asmak gibi yenilikler denedi. Bu okulda iki senelik deneyimden sonra Süleymaniye'de bir özel okul kurdu. Bugünkü İstanbul Lisesi'nin temelini oluşturan bu okulun adı Numune-i Terakki Mektebi'dir. Başlangıçta ilk ve orta bölümden oluşan ve erkek öğrencilere hizmet veren okula kızlar bölümü ve lise bölümünü de ekledi. Edirne'de ikinci bir şube açtı (bu şube 2 sene içinde kapanmıştır).
İstanbul'daki aristokrat ailelerin çcouklarını gönderdikleri okulda öğrenci sayısı 5-6 yıl içinde 600'ü bulmuştu. Mehmet Nadir, bu okuldan çok yüksek bir gelir elde etti; lüks bir yaşam sürdü. Okul idaresi ile ilgilenmez oldu ve zamanla okulun eski başarısı ortadan kalktı.
İttihat ve Terakki Cemiyeti ile ilişki içinde olan Mehmet Nadir, padişah II. Abdülhamit'e karşı girişilen bir darbe hazırlığında ile ilgili olarak sorgulandı. Planı hazırlayanların bir kısmının Numune-i Terakki Mektebi öğretmeni olduğu ve Mehmet Nadir'in plandan haberi olduğu öğrenildi. Mehmet Nadir, ele başlarının adlarını vermek durumunda kaldı. Ondan alınan isimlerin sorgulanması sonucu 300 kişi tutuklanmış;yakın arkadaşı Hüseyin Avni Bey dahil birçok kişi sürgüne gönderilmiş; cemiyetin İstanbul şubesi çökmüş ve merkez Cenevre'ye taşınmıştır. 1897'de darbe önlendikten sonra okulu hazineye devredildi ve kendisi okul yönetiminden alınıp saraya bağlı Aşiret Mektebi'ne (Arap aşiretlerinin 12-16 yaş arasındaki çocuklarına eğitim veren kurum) müdür olarak atandı. |
Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey Aşiret Mektebinde kaç yıl müdürlük yapmıştır ? | [
{
"answer_start": 61,
"text": "beş"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,676 | Mehmet Nadir Bey, Aşiret Mektebi müdürü olarak görev yaptığı beş yılık dönemde matematik araştırmaları ile meşgul oldu ve “L'Intermediaire der Mathematiciens' ” dergisinde ilk yazıları yayımlanmaya başladı. Özellikle Diofant Denkleminin çözümü ile ilgilendi.
1902 yılında Cemiyet-i Rüsumiye’ye (Vergi Dairesi) atanan Mehmet Nadir, müdürlükten ayrıldıktan sonra Aşiret Mektebi öğrencilerinin çıkardığı bir isyanı desteklemesi sebep gösterilerek 1903'te İstanbul dışına sürüldü; eğitim müdürü olarak Halep'e atandı.
1908 yılında İttihat ve Terakki Cemiyeti yönetimi ele geçirdiğinde ise Halep'teki görevinden azledildi. 1897'deki ad verme olayı sebep gösterilerek Fizan'a sürülmek istendi. Ancak eski İttihatçı bir dostunun müdahelesi ile Fizan sürgününden vazgeçilerek Trablusgarp'a gönderildi. |
Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey 1903'te neden dolayı İstanbul dışına sürülmüştür ? | [
{
"answer_start": 364,
"text": "Aşiret Mektebi öğrencilerinin çıkardığı bir isyanı desteklemesi"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,677 | Mehmet Nadir Bey, Aşiret Mektebi müdürü olarak görev yaptığı beş yılık dönemde matematik araştırmaları ile meşgul oldu ve “L'Intermediaire der Mathematiciens' ” dergisinde ilk yazıları yayımlanmaya başladı. Özellikle Diofant Denkleminin çözümü ile ilgilendi.
1902 yılında Cemiyet-i Rüsumiye’ye (Vergi Dairesi) atanan Mehmet Nadir, müdürlükten ayrıldıktan sonra Aşiret Mektebi öğrencilerinin çıkardığı bir isyanı desteklemesi sebep gösterilerek 1903'te İstanbul dışına sürüldü; eğitim müdürü olarak Halep'e atandı.
1908 yılında İttihat ve Terakki Cemiyeti yönetimi ele geçirdiğinde ise Halep'teki görevinden azledildi. 1897'deki ad verme olayı sebep gösterilerek Fizan'a sürülmek istendi. Ancak eski İttihatçı bir dostunun müdahelesi ile Fizan sürgününden vazgeçilerek Trablusgarp'a gönderildi. |
Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey 1903'te İstanbul dışına nereye sürülmüştür ? | [
{
"answer_start": 501,
"text": "Halep"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,678 | Mehmet Nadir Bey, Aşiret Mektebi müdürü olarak görev yaptığı beş yılık dönemde matematik araştırmaları ile meşgul oldu ve “L'Intermediaire der Mathematiciens' ” dergisinde ilk yazıları yayımlanmaya başladı. Özellikle Diofant Denkleminin çözümü ile ilgilendi.
1902 yılında Cemiyet-i Rüsumiye’ye (Vergi Dairesi) atanan Mehmet Nadir, müdürlükten ayrıldıktan sonra Aşiret Mektebi öğrencilerinin çıkardığı bir isyanı desteklemesi sebep gösterilerek 1903'te İstanbul dışına sürüldü; eğitim müdürü olarak Halep'e atandı.
1908 yılında İttihat ve Terakki Cemiyeti yönetimi ele geçirdiğinde ise Halep'teki görevinden azledildi. 1897'deki ad verme olayı sebep gösterilerek Fizan'a sürülmek istendi. Ancak eski İttihatçı bir dostunun müdahelesi ile Fizan sürgününden vazgeçilerek Trablusgarp'a gönderildi. |
Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey neden Fizan'a sürülmek istendi ? | [
{
"answer_start": 624,
"text": "1897'deki ad verme olayı"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,679 | Mehmet Nadir Bey, Aşiret Mektebi müdürü olarak görev yaptığı beş yılık dönemde matematik araştırmaları ile meşgul oldu ve “L'Intermediaire der Mathematiciens' ” dergisinde ilk yazıları yayımlanmaya başladı. Özellikle Diofant Denkleminin çözümü ile ilgilendi.
1902 yılında Cemiyet-i Rüsumiye’ye (Vergi Dairesi) atanan Mehmet Nadir, müdürlükten ayrıldıktan sonra Aşiret Mektebi öğrencilerinin çıkardığı bir isyanı desteklemesi sebep gösterilerek 1903'te İstanbul dışına sürüldü; eğitim müdürü olarak Halep'e atandı.
1908 yılında İttihat ve Terakki Cemiyeti yönetimi ele geçirdiğinde ise Halep'teki görevinden azledildi. 1897'deki ad verme olayı sebep gösterilerek Fizan'a sürülmek istendi. Ancak eski İttihatçı bir dostunun müdahelesi ile Fizan sürgününden vazgeçilerek Trablusgarp'a gönderildi. |
Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey'in Fizan sürgününden vazgeçilmesinin sebebi neydi ? | [
{
"answer_start": 700,
"text": "eski İttihatçı bir dostunun müdahelesi ile"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,680 | Mehmet Nadir Bey, Aşiret Mektebi müdürü olarak görev yaptığı beş yılık dönemde matematik araştırmaları ile meşgul oldu ve “L'Intermediaire der Mathematiciens' ” dergisinde ilk yazıları yayımlanmaya başladı. Özellikle Diofant Denkleminin çözümü ile ilgilendi.
1902 yılında Cemiyet-i Rüsumiye’ye (Vergi Dairesi) atanan Mehmet Nadir, müdürlükten ayrıldıktan sonra Aşiret Mektebi öğrencilerinin çıkardığı bir isyanı desteklemesi sebep gösterilerek 1903'te İstanbul dışına sürüldü; eğitim müdürü olarak Halep'e atandı.
1908 yılında İttihat ve Terakki Cemiyeti yönetimi ele geçirdiğinde ise Halep'teki görevinden azledildi. 1897'deki ad verme olayı sebep gösterilerek Fizan'a sürülmek istendi. Ancak eski İttihatçı bir dostunun müdahelesi ile Fizan sürgününden vazgeçilerek Trablusgarp'a gönderildi. |
Mehmet Nadir Bey'i 1997 yılında kim kitaplaştırmıştır ? | [
{
"answer_start": 916,
"text": "Erdal İnönü"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,681 | 1911 yılında Trablusgarp İtalyan işgaline uğrayınca İstanbul'a dönen Mehmet Nadir Bey, Edirne'ye atandı. 1912’de Edirne’nin Bulgar işgaline uğraması üzerine tekrar İstanbul'a döndü.
İstanbul'da kendisine memur olarak bir görev verilmeyince uzun süre yokluk içinde yaşadı. Bir süre Darüşşafaka'da hesap dersleri verdi. 1915'te Darülfünun'da yüksek hesap dersleri hocası olarak tayin edildi. Öğrencisi Salih Zeki, Darülfünun rektörü olunca "Nazariye-i adad" (Sayılar Teorisi) kürsüsünü kurdu ve Mehmet Nadir Bey bu kürsünün başına getirildi. Hayatının sonuna kadar bu kürsünün başına kalan Mehmet Nadir Bey, Darülfünun Fen Fakültesi Mecmuası 'nda on iki makale yazdı ve lise son sınıf öğrencileri için yazdığı "Hesabı-ı Nazariye" kitabını 1926'da çoğaltırdı. Eserde, kendisine ait “bölünebilme genel kuralı” da yer almaktadır. 13 Aralık 1927'de Bebek'teki evinde hayatını kaybetti.
Hayatı ve çalışmaları 1997'de Erdal İnönü tarafından “Mehmet Nadir Bir Eğitim ve Bilim Öncüsü” adıyla kitaplaştırılmıştır. |
Mehmet Nadir Bey ne zaman vefat etti ? | [
{
"answer_start": 828,
"text": "13 Aralık 1927"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,682 | 1911 yılında Trablusgarp İtalyan işgaline uğrayınca İstanbul'a dönen Mehmet Nadir Bey, Edirne'ye atandı. 1912’de Edirne’nin Bulgar işgaline uğraması üzerine tekrar İstanbul'a döndü.
İstanbul'da kendisine memur olarak bir görev verilmeyince uzun süre yokluk içinde yaşadı. Bir süre Darüşşafaka'da hesap dersleri verdi. 1915'te Darülfünun'da yüksek hesap dersleri hocası olarak tayin edildi. Öğrencisi Salih Zeki, Darülfünun rektörü olunca "Nazariye-i adad" (Sayılar Teorisi) kürsüsünü kurdu ve Mehmet Nadir Bey bu kürsünün başına getirildi. Hayatının sonuna kadar bu kürsünün başına kalan Mehmet Nadir Bey, Darülfünun Fen Fakültesi Mecmuası 'nda on iki makale yazdı ve lise son sınıf öğrencileri için yazdığı "Hesabı-ı Nazariye" kitabını 1926'da çoğaltırdı. Eserde, kendisine ait “bölünebilme genel kuralı” da yer almaktadır. 13 Aralık 1927'de Bebek'teki evinde hayatını kaybetti.
Hayatı ve çalışmaları 1997'de Erdal İnönü tarafından “Mehmet Nadir Bir Eğitim ve Bilim Öncüsü” adıyla kitaplaştırılmıştır. |
Mehmet Nadir Bey'in yazdığı Hesabı-ı Nazariye kitabı kaç yılında çoğaltıldı ? | [
{
"answer_start": 740,
"text": "1926"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,683 | 1911 yılında Trablusgarp İtalyan işgaline uğrayınca İstanbul'a dönen Mehmet Nadir Bey, Edirne'ye atandı. 1912’de Edirne’nin Bulgar işgaline uğraması üzerine tekrar İstanbul'a döndü.
İstanbul'da kendisine memur olarak bir görev verilmeyince uzun süre yokluk içinde yaşadı. Bir süre Darüşşafaka'da hesap dersleri verdi. 1915'te Darülfünun'da yüksek hesap dersleri hocası olarak tayin edildi. Öğrencisi Salih Zeki, Darülfünun rektörü olunca "Nazariye-i adad" (Sayılar Teorisi) kürsüsünü kurdu ve Mehmet Nadir Bey bu kürsünün başına getirildi. Hayatının sonuna kadar bu kürsünün başına kalan Mehmet Nadir Bey, Darülfünun Fen Fakültesi Mecmuası 'nda on iki makale yazdı ve lise son sınıf öğrencileri için yazdığı "Hesabı-ı Nazariye" kitabını 1926'da çoğaltırdı. Eserde, kendisine ait “bölünebilme genel kuralı” da yer almaktadır. 13 Aralık 1927'de Bebek'teki evinde hayatını kaybetti.
Hayatı ve çalışmaları 1997'de Erdal İnönü tarafından “Mehmet Nadir Bir Eğitim ve Bilim Öncüsü” adıyla kitaplaştırılmıştır. |
Mehmet Nadir Bey 1915 yılında hangi okula atandı ? | [
{
"answer_start": 329,
"text": "Darülfünun"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,684 | 1911 yılında Trablusgarp İtalyan işgaline uğrayınca İstanbul'a dönen Mehmet Nadir Bey, Edirne'ye atandı. 1912’de Edirne’nin Bulgar işgaline uğraması üzerine tekrar İstanbul'a döndü.
İstanbul'da kendisine memur olarak bir görev verilmeyince uzun süre yokluk içinde yaşadı. Bir süre Darüşşafaka'da hesap dersleri verdi. 1915'te Darülfünun'da yüksek hesap dersleri hocası olarak tayin edildi. Öğrencisi Salih Zeki, Darülfünun rektörü olunca "Nazariye-i adad" (Sayılar Teorisi) kürsüsünü kurdu ve Mehmet Nadir Bey bu kürsünün başına getirildi. Hayatının sonuna kadar bu kürsünün başına kalan Mehmet Nadir Bey, Darülfünun Fen Fakültesi Mecmuası 'nda on iki makale yazdı ve lise son sınıf öğrencileri için yazdığı "Hesabı-ı Nazariye" kitabını 1926'da çoğaltırdı. Eserde, kendisine ait “bölünebilme genel kuralı” da yer almaktadır. 13 Aralık 1927'de Bebek'teki evinde hayatını kaybetti.
Hayatı ve çalışmaları 1997'de Erdal İnönü tarafından “Mehmet Nadir Bir Eğitim ve Bilim Öncüsü” adıyla kitaplaştırılmıştır. |
Mehmet Nadir Bey İstanbul'da neden yokluk içinde yaşadı ? | [
{
"answer_start": 196,
"text": " kendisine memur olarak bir görev verilmeyince"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,685 | 1911 yılında Trablusgarp İtalyan işgaline uğrayınca İstanbul'a dönen Mehmet Nadir Bey, Edirne'ye atandı. 1912’de Edirne’nin Bulgar işgaline uğraması üzerine tekrar İstanbul'a döndü.
İstanbul'da kendisine memur olarak bir görev verilmeyince uzun süre yokluk içinde yaşadı. Bir süre Darüşşafaka'da hesap dersleri verdi. 1915'te Darülfünun'da yüksek hesap dersleri hocası olarak tayin edildi. Öğrencisi Salih Zeki, Darülfünun rektörü olunca "Nazariye-i adad" (Sayılar Teorisi) kürsüsünü kurdu ve Mehmet Nadir Bey bu kürsünün başına getirildi. Hayatının sonuna kadar bu kürsünün başına kalan Mehmet Nadir Bey, Darülfünun Fen Fakültesi Mecmuası 'nda on iki makale yazdı ve lise son sınıf öğrencileri için yazdığı "Hesabı-ı Nazariye" kitabını 1926'da çoğaltırdı. Eserde, kendisine ait “bölünebilme genel kuralı” da yer almaktadır. 13 Aralık 1927'de Bebek'teki evinde hayatını kaybetti.
Hayatı ve çalışmaları 1997'de Erdal İnönü tarafından “Mehmet Nadir Bir Eğitim ve Bilim Öncüsü” adıyla kitaplaştırılmıştır. |
Mehmet Nadir Bey Trablusgarp kimin işgaline uğradığı için İstanbul'a dönmüştür ? | [
{
"answer_start": 25,
"text": "İtalyan"
}
] | Riyaziyeci Mehmet Nadir Bey | 10,686 | 1911 yılında Trablusgarp İtalyan işgaline uğrayınca İstanbul'a dönen Mehmet Nadir Bey, Edirne'ye atandı. 1912’de Edirne’nin Bulgar işgaline uğraması üzerine tekrar İstanbul'a döndü.
İstanbul'da kendisine memur olarak bir görev verilmeyince uzun süre yokluk içinde yaşadı. Bir süre Darüşşafaka'da hesap dersleri verdi. 1915'te Darülfünun'da yüksek hesap dersleri hocası olarak tayin edildi. Öğrencisi Salih Zeki, Darülfünun rektörü olunca "Nazariye-i adad" (Sayılar Teorisi) kürsüsünü kurdu ve Mehmet Nadir Bey bu kürsünün başına getirildi. Hayatının sonuna kadar bu kürsünün başına kalan Mehmet Nadir Bey, Darülfünun Fen Fakültesi Mecmuası 'nda on iki makale yazdı ve lise son sınıf öğrencileri için yazdığı "Hesabı-ı Nazariye" kitabını 1926'da çoğaltırdı. Eserde, kendisine ait “bölünebilme genel kuralı” da yer almaktadır. 13 Aralık 1927'de Bebek'teki evinde hayatını kaybetti.
Hayatı ve çalışmaları 1997'de Erdal İnönü tarafından “Mehmet Nadir Bir Eğitim ve Bilim Öncüsü” adıyla kitaplaştırılmıştır. |
Adnan Çakıroğlu TÜBİTAK bilim ödülü ile birlikte hangi ödülüde almıştır ? | [
{
"answer_start": 154,
"text": " TÜBİTAK hizmet ödülü"
}
] | Adnan Çakıroğlu | 10,687 | Adnan Çakıroğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi'nden 1944 yılında yüksek mühendis olarak mezun oldu. 1969 yılında TÜBİTAK bilim ödülü almıştır. Aynı zamanda TÜBİTAK hizmet ödülü de sahibidir. 2001 yılında öldü. Bütün eğitim yaşamında yaklaşık onbin mühendis yetiştirmiştir. |
Adnan Çakıroğlu eğitim hayatı boyunca kaç tane mühendis yetiştirmiştir ? | [
{
"answer_start": 232,
"text": "yaklaşık onbin mühendis"
}
] | Adnan Çakıroğlu | 10,688 | Adnan Çakıroğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi'nden 1944 yılında yüksek mühendis olarak mezun oldu. 1969 yılında TÜBİTAK bilim ödülü almıştır. Aynı zamanda TÜBİTAK hizmet ödülü de sahibidir. 2001 yılında öldü. Bütün eğitim yaşamında yaklaşık onbin mühendis yetiştirmiştir. |
Adnan Çakıroğlu hangi yıl TÜBİTAK bilim ödülünü almıştır ? | [
{
"answer_start": 99,
"text": "1969 yılında"
}
] | Adnan Çakıroğlu | 10,689 | Adnan Çakıroğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi'nden 1944 yılında yüksek mühendis olarak mezun oldu. 1969 yılında TÜBİTAK bilim ödülü almıştır. Aynı zamanda TÜBİTAK hizmet ödülü de sahibidir. 2001 yılında öldü. Bütün eğitim yaşamında yaklaşık onbin mühendis yetiştirmiştir. |
Adnan Çakıroğlu 1944 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'nden ne olarak mezun olmuştur ? | [
{
"answer_start": 64,
"text": "yüksek mühendis olarak"
}
] | Adnan Çakıroğlu | 10,690 | Adnan Çakıroğlu, İstanbul Teknik Üniversitesi'nden 1944 yılında yüksek mühendis olarak mezun oldu. 1969 yılında TÜBİTAK bilim ödülü almıştır. Aynı zamanda TÜBİTAK hizmet ödülü de sahibidir. 2001 yılında öldü. Bütün eğitim yaşamında yaklaşık onbin mühendis yetiştirmiştir. |
Asıl adı ile Mehmed Şemseddin olan Türk âlimi kimin hocası olarak biliniyor? | [
{
"answer_start": 177,
"text": "Fatih Sultan Mehmed'in "
}
] | Akşemseddin | 10,691 | Akşemseddin (d. 1389, Şam - ö. 16 Şubat 1459, Göynük) asıl adı ile Mehmed Şemseddin, çok yönlü Türk âlimi, tıp insanı ve Şemsîyye-î Bayramîyye isimli Türk tarikâtının kurucusu. Fatih Sultan Mehmed'in hocası olarak bilinmektedir. |
Akşemseddin'in yedi kere hacca gidebilme imkanı bulduğu sırada ikamet ettiği yerin adı nedir? | [
{
"answer_start": 2150,
"text": "Göynük"
}
] | Akşemseddin | 10,692 | Şeyh Hamza'nın oğlu olarak, 1389 yılında Şam 'da doğmuştur. (Kurtboğan) ailesiyle beraber geldiği Amasya'da küçük Şemsettin'i pek iyi yetiştirmiştir. Akşemseddin'in soyu, baba tarafından Ebu Bekir'e dayanmaktadır. İlk tahsilini babasından alan Akşemseddin, 7 yaşında hafız olup, ailesiyle birlikte Çorum-Osmancık kazasının Sarpın kavak köyüne' yerleşmiştir. Babasının vefatından sonra Amasya ve Osmancık medreselerinde eğitimini tamamlayan Akşemseddin, müderrislik payesi aldı ve Osmancık Medresesine müderris oldu. Akşemseddin ayrıca, tıbba ve eczacılığa merak sararak tıp ilmini öğrendi. Daha önceden Abdülkâdir Geylânî, İmam-ı Gazali ve Muhammed Celaleddin-i Rumi gibi örneklerinde görüldüğü gibi, ilim tahsili ile tatmin olmayan Akşemseddin, irfan tahsili için müderrisliği ve medreseyi terk etti. Tasavvufa olan ilgisinden dolayı, Akşemseddin önce İran'ı dolaştı ama umduğunu bulamadığı için yeniden Anadolu'ya dönmek zorunda kaldı. Anadolu'da ise, Akşemseddin'e Ankara'da bulunan Hacı Bayram Veli'yi tavsiye ediyorlar ve şöyle diyorlardı:
Ankara'ya giden Akşemseddin, Hacı Bayram Veli'nin öğrencilerinin nefislerini kırmak, fakirlere yardım etmek ve yoksullara ikramda bulunmak için de olsa cer ve yardım kabul etmesi, çarşı pazarda devran yaptırması gibi hallerinden hoşlanmadığı için Ankara'dan ayrıldı ve başka bir mürşid aramak için Halep'e gitti. Halep'te bir gece rüyasında boynuna bir zincirin takılmış olduğunu, zincirin diğer ucu Hacı Bayram Veli'nin elinde ve kendisini Ankara'ya doğru çektiğini gördü. Bunun üzerine yeniden Ankara'ya döndü. Hacı Bayram Veli'nin yanında özel ilgi ve sıkı bir riyâzet ve mücâhadeye alınan Akşemseddin, kendisine gösterilen bu ihtimamı en iyi şekilde değerlendirdi. Kısa süre tasavvufun bütün yollarını ve inceliklerini öğrenen Aksemseddin, bu başarısından dolayı Hacı Bayram Veli'den icâzet aldı ve hilafet tacı giydirildi. Bunun sonrasında Hacı Bayram Veli'den aldığı izinle Ankara'dan ayrıldı ve Beypazarına yerleşti. Beypazarında büyük bir şöhret bulan Akşemseddin, kısa bir süre sonra oradan da ayrılır ve İskilip'e yerleşir. İskilip'ten de yine aynı kesrete düşme sebebiyle ayrılır ve Bolu'nun Göynük ilçesine yerleşir. Göynük'te de yine bir değirmen ve mescid inşa ettirip, kendi çocuklarının tahsil ve terbiyesi ile meşgul olmuş, diğer taraftan mevcut eserlerini yazmış ve yedi kere hacca gidebilme imkanı bulmuştur. Akşemseddin'in on iki evladı olduğundan bahsedilmekte ise de mevcut diğer kaynaklarda sadece on çocuğundan söz edilmektedir. |
Hacı Bayram Veli'den aldığı izinle Ankara'dan ayrılan Akşemseddin nereye yerleşti? | [
{
"answer_start": 1949,
"text": "Beypazarına"
}
] | Akşemseddin | 10,693 | Şeyh Hamza'nın oğlu olarak, 1389 yılında Şam 'da doğmuştur. (Kurtboğan) ailesiyle beraber geldiği Amasya'da küçük Şemsettin'i pek iyi yetiştirmiştir. Akşemseddin'in soyu, baba tarafından Ebu Bekir'e dayanmaktadır. İlk tahsilini babasından alan Akşemseddin, 7 yaşında hafız olup, ailesiyle birlikte Çorum-Osmancık kazasının Sarpın kavak köyüne' yerleşmiştir. Babasının vefatından sonra Amasya ve Osmancık medreselerinde eğitimini tamamlayan Akşemseddin, müderrislik payesi aldı ve Osmancık Medresesine müderris oldu. Akşemseddin ayrıca, tıbba ve eczacılığa merak sararak tıp ilmini öğrendi. Daha önceden Abdülkâdir Geylânî, İmam-ı Gazali ve Muhammed Celaleddin-i Rumi gibi örneklerinde görüldüğü gibi, ilim tahsili ile tatmin olmayan Akşemseddin, irfan tahsili için müderrisliği ve medreseyi terk etti. Tasavvufa olan ilgisinden dolayı, Akşemseddin önce İran'ı dolaştı ama umduğunu bulamadığı için yeniden Anadolu'ya dönmek zorunda kaldı. Anadolu'da ise, Akşemseddin'e Ankara'da bulunan Hacı Bayram Veli'yi tavsiye ediyorlar ve şöyle diyorlardı:
Ankara'ya giden Akşemseddin, Hacı Bayram Veli'nin öğrencilerinin nefislerini kırmak, fakirlere yardım etmek ve yoksullara ikramda bulunmak için de olsa cer ve yardım kabul etmesi, çarşı pazarda devran yaptırması gibi hallerinden hoşlanmadığı için Ankara'dan ayrıldı ve başka bir mürşid aramak için Halep'e gitti. Halep'te bir gece rüyasında boynuna bir zincirin takılmış olduğunu, zincirin diğer ucu Hacı Bayram Veli'nin elinde ve kendisini Ankara'ya doğru çektiğini gördü. Bunun üzerine yeniden Ankara'ya döndü. Hacı Bayram Veli'nin yanında özel ilgi ve sıkı bir riyâzet ve mücâhadeye alınan Akşemseddin, kendisine gösterilen bu ihtimamı en iyi şekilde değerlendirdi. Kısa süre tasavvufun bütün yollarını ve inceliklerini öğrenen Aksemseddin, bu başarısından dolayı Hacı Bayram Veli'den icâzet aldı ve hilafet tacı giydirildi. Bunun sonrasında Hacı Bayram Veli'den aldığı izinle Ankara'dan ayrıldı ve Beypazarına yerleşti. Beypazarında büyük bir şöhret bulan Akşemseddin, kısa bir süre sonra oradan da ayrılır ve İskilip'e yerleşir. İskilip'ten de yine aynı kesrete düşme sebebiyle ayrılır ve Bolu'nun Göynük ilçesine yerleşir. Göynük'te de yine bir değirmen ve mescid inşa ettirip, kendi çocuklarının tahsil ve terbiyesi ile meşgul olmuş, diğer taraftan mevcut eserlerini yazmış ve yedi kere hacca gidebilme imkanı bulmuştur. Akşemseddin'in on iki evladı olduğundan bahsedilmekte ise de mevcut diğer kaynaklarda sadece on çocuğundan söz edilmektedir. |
Akşemseddin'in Halep'e gitme nedeni nedir? | [
{
"answer_start": 1316,
"text": "başka bir mürşid aramak"
}
] | Akşemseddin | 10,694 | Şeyh Hamza'nın oğlu olarak, 1389 yılında Şam 'da doğmuştur. (Kurtboğan) ailesiyle beraber geldiği Amasya'da küçük Şemsettin'i pek iyi yetiştirmiştir. Akşemseddin'in soyu, baba tarafından Ebu Bekir'e dayanmaktadır. İlk tahsilini babasından alan Akşemseddin, 7 yaşında hafız olup, ailesiyle birlikte Çorum-Osmancık kazasının Sarpın kavak köyüne' yerleşmiştir. Babasının vefatından sonra Amasya ve Osmancık medreselerinde eğitimini tamamlayan Akşemseddin, müderrislik payesi aldı ve Osmancık Medresesine müderris oldu. Akşemseddin ayrıca, tıbba ve eczacılığa merak sararak tıp ilmini öğrendi. Daha önceden Abdülkâdir Geylânî, İmam-ı Gazali ve Muhammed Celaleddin-i Rumi gibi örneklerinde görüldüğü gibi, ilim tahsili ile tatmin olmayan Akşemseddin, irfan tahsili için müderrisliği ve medreseyi terk etti. Tasavvufa olan ilgisinden dolayı, Akşemseddin önce İran'ı dolaştı ama umduğunu bulamadığı için yeniden Anadolu'ya dönmek zorunda kaldı. Anadolu'da ise, Akşemseddin'e Ankara'da bulunan Hacı Bayram Veli'yi tavsiye ediyorlar ve şöyle diyorlardı:
Ankara'ya giden Akşemseddin, Hacı Bayram Veli'nin öğrencilerinin nefislerini kırmak, fakirlere yardım etmek ve yoksullara ikramda bulunmak için de olsa cer ve yardım kabul etmesi, çarşı pazarda devran yaptırması gibi hallerinden hoşlanmadığı için Ankara'dan ayrıldı ve başka bir mürşid aramak için Halep'e gitti. Halep'te bir gece rüyasında boynuna bir zincirin takılmış olduğunu, zincirin diğer ucu Hacı Bayram Veli'nin elinde ve kendisini Ankara'ya doğru çektiğini gördü. Bunun üzerine yeniden Ankara'ya döndü. Hacı Bayram Veli'nin yanında özel ilgi ve sıkı bir riyâzet ve mücâhadeye alınan Akşemseddin, kendisine gösterilen bu ihtimamı en iyi şekilde değerlendirdi. Kısa süre tasavvufun bütün yollarını ve inceliklerini öğrenen Aksemseddin, bu başarısından dolayı Hacı Bayram Veli'den icâzet aldı ve hilafet tacı giydirildi. Bunun sonrasında Hacı Bayram Veli'den aldığı izinle Ankara'dan ayrıldı ve Beypazarına yerleşti. Beypazarında büyük bir şöhret bulan Akşemseddin, kısa bir süre sonra oradan da ayrılır ve İskilip'e yerleşir. İskilip'ten de yine aynı kesrete düşme sebebiyle ayrılır ve Bolu'nun Göynük ilçesine yerleşir. Göynük'te de yine bir değirmen ve mescid inşa ettirip, kendi çocuklarının tahsil ve terbiyesi ile meşgul olmuş, diğer taraftan mevcut eserlerini yazmış ve yedi kere hacca gidebilme imkanı bulmuştur. Akşemseddin'in on iki evladı olduğundan bahsedilmekte ise de mevcut diğer kaynaklarda sadece on çocuğundan söz edilmektedir. |
Akşemseddin neden İran'ı dolaşmıştır? | [
{
"answer_start": 802,
"text": "Tasavvufa olan ilgisinden dolayı"
}
] | Akşemseddin | 10,695 | Şeyh Hamza'nın oğlu olarak, 1389 yılında Şam 'da doğmuştur. (Kurtboğan) ailesiyle beraber geldiği Amasya'da küçük Şemsettin'i pek iyi yetiştirmiştir. Akşemseddin'in soyu, baba tarafından Ebu Bekir'e dayanmaktadır. İlk tahsilini babasından alan Akşemseddin, 7 yaşında hafız olup, ailesiyle birlikte Çorum-Osmancık kazasının Sarpın kavak köyüne' yerleşmiştir. Babasının vefatından sonra Amasya ve Osmancık medreselerinde eğitimini tamamlayan Akşemseddin, müderrislik payesi aldı ve Osmancık Medresesine müderris oldu. Akşemseddin ayrıca, tıbba ve eczacılığa merak sararak tıp ilmini öğrendi. Daha önceden Abdülkâdir Geylânî, İmam-ı Gazali ve Muhammed Celaleddin-i Rumi gibi örneklerinde görüldüğü gibi, ilim tahsili ile tatmin olmayan Akşemseddin, irfan tahsili için müderrisliği ve medreseyi terk etti. Tasavvufa olan ilgisinden dolayı, Akşemseddin önce İran'ı dolaştı ama umduğunu bulamadığı için yeniden Anadolu'ya dönmek zorunda kaldı. Anadolu'da ise, Akşemseddin'e Ankara'da bulunan Hacı Bayram Veli'yi tavsiye ediyorlar ve şöyle diyorlardı:
Ankara'ya giden Akşemseddin, Hacı Bayram Veli'nin öğrencilerinin nefislerini kırmak, fakirlere yardım etmek ve yoksullara ikramda bulunmak için de olsa cer ve yardım kabul etmesi, çarşı pazarda devran yaptırması gibi hallerinden hoşlanmadığı için Ankara'dan ayrıldı ve başka bir mürşid aramak için Halep'e gitti. Halep'te bir gece rüyasında boynuna bir zincirin takılmış olduğunu, zincirin diğer ucu Hacı Bayram Veli'nin elinde ve kendisini Ankara'ya doğru çektiğini gördü. Bunun üzerine yeniden Ankara'ya döndü. Hacı Bayram Veli'nin yanında özel ilgi ve sıkı bir riyâzet ve mücâhadeye alınan Akşemseddin, kendisine gösterilen bu ihtimamı en iyi şekilde değerlendirdi. Kısa süre tasavvufun bütün yollarını ve inceliklerini öğrenen Aksemseddin, bu başarısından dolayı Hacı Bayram Veli'den icâzet aldı ve hilafet tacı giydirildi. Bunun sonrasında Hacı Bayram Veli'den aldığı izinle Ankara'dan ayrıldı ve Beypazarına yerleşti. Beypazarında büyük bir şöhret bulan Akşemseddin, kısa bir süre sonra oradan da ayrılır ve İskilip'e yerleşir. İskilip'ten de yine aynı kesrete düşme sebebiyle ayrılır ve Bolu'nun Göynük ilçesine yerleşir. Göynük'te de yine bir değirmen ve mescid inşa ettirip, kendi çocuklarının tahsil ve terbiyesi ile meşgul olmuş, diğer taraftan mevcut eserlerini yazmış ve yedi kere hacca gidebilme imkanı bulmuştur. Akşemseddin'in on iki evladı olduğundan bahsedilmekte ise de mevcut diğer kaynaklarda sadece on çocuğundan söz edilmektedir. |
Akşemsettin'in müderrisliği ve medreseyi terk etme amacı nedir? | [
{
"answer_start": 746,
"text": "irfan tahsili"
}
] | Akşemseddin | 10,696 | Şeyh Hamza'nın oğlu olarak, 1389 yılında Şam 'da doğmuştur. (Kurtboğan) ailesiyle beraber geldiği Amasya'da küçük Şemsettin'i pek iyi yetiştirmiştir. Akşemseddin'in soyu, baba tarafından Ebu Bekir'e dayanmaktadır. İlk tahsilini babasından alan Akşemseddin, 7 yaşında hafız olup, ailesiyle birlikte Çorum-Osmancık kazasının Sarpın kavak köyüne' yerleşmiştir. Babasının vefatından sonra Amasya ve Osmancık medreselerinde eğitimini tamamlayan Akşemseddin, müderrislik payesi aldı ve Osmancık Medresesine müderris oldu. Akşemseddin ayrıca, tıbba ve eczacılığa merak sararak tıp ilmini öğrendi. Daha önceden Abdülkâdir Geylânî, İmam-ı Gazali ve Muhammed Celaleddin-i Rumi gibi örneklerinde görüldüğü gibi, ilim tahsili ile tatmin olmayan Akşemseddin, irfan tahsili için müderrisliği ve medreseyi terk etti. Tasavvufa olan ilgisinden dolayı, Akşemseddin önce İran'ı dolaştı ama umduğunu bulamadığı için yeniden Anadolu'ya dönmek zorunda kaldı. Anadolu'da ise, Akşemseddin'e Ankara'da bulunan Hacı Bayram Veli'yi tavsiye ediyorlar ve şöyle diyorlardı:
Ankara'ya giden Akşemseddin, Hacı Bayram Veli'nin öğrencilerinin nefislerini kırmak, fakirlere yardım etmek ve yoksullara ikramda bulunmak için de olsa cer ve yardım kabul etmesi, çarşı pazarda devran yaptırması gibi hallerinden hoşlanmadığı için Ankara'dan ayrıldı ve başka bir mürşid aramak için Halep'e gitti. Halep'te bir gece rüyasında boynuna bir zincirin takılmış olduğunu, zincirin diğer ucu Hacı Bayram Veli'nin elinde ve kendisini Ankara'ya doğru çektiğini gördü. Bunun üzerine yeniden Ankara'ya döndü. Hacı Bayram Veli'nin yanında özel ilgi ve sıkı bir riyâzet ve mücâhadeye alınan Akşemseddin, kendisine gösterilen bu ihtimamı en iyi şekilde değerlendirdi. Kısa süre tasavvufun bütün yollarını ve inceliklerini öğrenen Aksemseddin, bu başarısından dolayı Hacı Bayram Veli'den icâzet aldı ve hilafet tacı giydirildi. Bunun sonrasında Hacı Bayram Veli'den aldığı izinle Ankara'dan ayrıldı ve Beypazarına yerleşti. Beypazarında büyük bir şöhret bulan Akşemseddin, kısa bir süre sonra oradan da ayrılır ve İskilip'e yerleşir. İskilip'ten de yine aynı kesrete düşme sebebiyle ayrılır ve Bolu'nun Göynük ilçesine yerleşir. Göynük'te de yine bir değirmen ve mescid inşa ettirip, kendi çocuklarının tahsil ve terbiyesi ile meşgul olmuş, diğer taraftan mevcut eserlerini yazmış ve yedi kere hacca gidebilme imkanı bulmuştur. Akşemseddin'in on iki evladı olduğundan bahsedilmekte ise de mevcut diğer kaynaklarda sadece on çocuğundan söz edilmektedir. |
7 yaşında hafız olan Akşemseddin ilk eğitimini kimden almıştır? | [
{
"answer_start": 227,
"text": " babasından"
}
] | Akşemseddin | 10,697 | Şeyh Hamza'nın oğlu olarak, 1389 yılında Şam 'da doğmuştur. (Kurtboğan) ailesiyle beraber geldiği Amasya'da küçük Şemsettin'i pek iyi yetiştirmiştir. Akşemseddin'in soyu, baba tarafından Ebu Bekir'e dayanmaktadır. İlk tahsilini babasından alan Akşemseddin, 7 yaşında hafız olup, ailesiyle birlikte Çorum-Osmancık kazasının Sarpın kavak köyüne' yerleşmiştir. Babasının vefatından sonra Amasya ve Osmancık medreselerinde eğitimini tamamlayan Akşemseddin, müderrislik payesi aldı ve Osmancık Medresesine müderris oldu. Akşemseddin ayrıca, tıbba ve eczacılığa merak sararak tıp ilmini öğrendi. Daha önceden Abdülkâdir Geylânî, İmam-ı Gazali ve Muhammed Celaleddin-i Rumi gibi örneklerinde görüldüğü gibi, ilim tahsili ile tatmin olmayan Akşemseddin, irfan tahsili için müderrisliği ve medreseyi terk etti. Tasavvufa olan ilgisinden dolayı, Akşemseddin önce İran'ı dolaştı ama umduğunu bulamadığı için yeniden Anadolu'ya dönmek zorunda kaldı. Anadolu'da ise, Akşemseddin'e Ankara'da bulunan Hacı Bayram Veli'yi tavsiye ediyorlar ve şöyle diyorlardı:
Ankara'ya giden Akşemseddin, Hacı Bayram Veli'nin öğrencilerinin nefislerini kırmak, fakirlere yardım etmek ve yoksullara ikramda bulunmak için de olsa cer ve yardım kabul etmesi, çarşı pazarda devran yaptırması gibi hallerinden hoşlanmadığı için Ankara'dan ayrıldı ve başka bir mürşid aramak için Halep'e gitti. Halep'te bir gece rüyasında boynuna bir zincirin takılmış olduğunu, zincirin diğer ucu Hacı Bayram Veli'nin elinde ve kendisini Ankara'ya doğru çektiğini gördü. Bunun üzerine yeniden Ankara'ya döndü. Hacı Bayram Veli'nin yanında özel ilgi ve sıkı bir riyâzet ve mücâhadeye alınan Akşemseddin, kendisine gösterilen bu ihtimamı en iyi şekilde değerlendirdi. Kısa süre tasavvufun bütün yollarını ve inceliklerini öğrenen Aksemseddin, bu başarısından dolayı Hacı Bayram Veli'den icâzet aldı ve hilafet tacı giydirildi. Bunun sonrasında Hacı Bayram Veli'den aldığı izinle Ankara'dan ayrıldı ve Beypazarına yerleşti. Beypazarında büyük bir şöhret bulan Akşemseddin, kısa bir süre sonra oradan da ayrılır ve İskilip'e yerleşir. İskilip'ten de yine aynı kesrete düşme sebebiyle ayrılır ve Bolu'nun Göynük ilçesine yerleşir. Göynük'te de yine bir değirmen ve mescid inşa ettirip, kendi çocuklarının tahsil ve terbiyesi ile meşgul olmuş, diğer taraftan mevcut eserlerini yazmış ve yedi kere hacca gidebilme imkanı bulmuştur. Akşemseddin'in on iki evladı olduğundan bahsedilmekte ise de mevcut diğer kaynaklarda sadece on çocuğundan söz edilmektedir. |
Akşemseddin'in II. Mehmed'in hocalığına tayin edilmesini kim istemiştir? | [
{
"answer_start": 25,
"text": "II. Murat"
}
] | Akşemseddin | 10,698 | Akşemseddin'in asıl ünü, II. Murat'ın emir ve isteğiyle II. Mehmed'in hocalığına tayin edilişiyle başlamıştır. Akşemseddin, II. Mehmed'e danışmanlık yapıp İstanbul'un fethine katkıda bulunmuştur. Akşemseddin çocukları, öğrencileri ve müritleriyle birlikte fetih ordusuna katılmışlardır. Akşemseddin İstanbul kuşatmasının en kritik günlerinde II. Mehmed'e bir mektup yazmıştır. |
Akşemseddin'in, fethin ilk Cuma namazını kıldırmasını kim istemiştir? | [
{
"answer_start": 0,
"text": "II. Mehmed"
}
] | Akşemseddin | 10,699 | II. Mehmed Akşemseddin ile İstanbul'a girişte şehir halkı tarafından karşılanıyor, şehir halkı Akşemseddin'i II. Mehmed sanıp ona çiçekler uzatılıyor. Akşemseddin ise "Padişah ben değilim" diyerek yanındaki II. Fatih Sultan Mehmed'i gösteriyordu. II. Mehmed ise "Hünkar benim ama, o benim hocamdır. Çiçekler O'na Layıktır!" sözüyle tebessüm ediyordu. II. Mehmed İstanbul'un fethin ardından Ayasofya'da hutbesini tamamladıktan sonra, minberden indi ve Akşemseddin'i imâmete geçirdi. Böylece Akşemseddin, fethin ilk Cuma namazını kıldırmış oldu. Ayrıca Akşemseddin, Fetih'ten sonra II. Mehmed isteği üzerine Ebu Eyyûb el-Ensarî'nin kabrini tespit ettiği rivayet edilir. |